Özel Hukuk Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Mercedes-Decision of the European Court of Justice: A New Phase in European Law(2024) Börklüce, CihatAvrupa Adalet Divanı'nın 2023 tarihli Mercedes davası kararı, açık yasal hükümlerin yokluğunda bile davacının bireysel tazminat talebini onaylamıştır. Dönüm noktası niteliğindeki bu karar, Avrupa'da kamu politikası düzenlemeleri ile ulusal özel hukuk arasındaki etkileşime ilişkin uzun süredir devam eden tartışmayı da yeniden alevlendirmiştir. Bu makale işbu davayı analiz etmekte, davanın temelini oluşturan tarihi ve siyasi tartışmaları incelemekte ve pozitif hukuk açısından sonuçlarını araştırmaktadır. Makalenin temel üç önemli bulgusu şunlardır: İlk olarak, AAD'nin kararı, Avrupa hukukunun ihlaline dayalı bireysel talepler için yeni bir yol oluşturmakta ve Üye Devletleri uygun iyileştirici tedbirleri hayata geçirmeye sevk etmektedir. İkincisi, karar kamu yararı düzenlemesi ile bireysel koruma arasındaki dengeye ilişkin neredeyse yüzyıllık bir tartışmayı yeni bir boyuta taşımaktadır. Üçüncüsü, karar şimdiden Avrupa ve Almanya'daki hukuki çerçeveyi şekillendirmeye başlamış olup, Türk hukukunda da özellikle de haksız rekabet hukuku alanında benzer tartışmaları tetikleme potansiyeline sahiptir.Öğe Özel Okullar ile Özel Öğrenci Yurt ve Benzer Kurumların Taşınır ve Taşınmaz Mallarının Haczi: İİK m. 362/a Hükmünün Değerlendirilmesi(2020) Kaplan, Mikail Bora; Köroğlu, Anılİcra ve İflâs Kanunu’nun 362/a maddesiyle özel okullar ile özel öğrenci yurt ve benzeri kurumların taşınır ve taşınmaz mallarının eğitim ve öğretim yılı içinde haczedilmesi yasaklanmıştır. Madde ile eğitim ve öğretim faaliyetinde yaşanacak aksaklıkların önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, İİK m. 362/a hükmü değerlendirilmiş; ilgili hüküm hakkında genel bilgilerin verilmesinin ardından madde ile ortaya çıkabilecek sorunlar tespit edilmiş ve bunlara yönelik çözüm önerileri sunulmuştur. Haczin eğitim ve öğretim döneminde yasaklanması, alacaklıların haciz ile elde edebilecekleri menfaati tamamen ortadan kaldırdığı için uygun değildir. Dolayısıyla bu malların eğitim ve öğretim döneminde haczedilebileceği; fakat haczedilen mal hakkında muhafaza tedbiri alınmasının yasaklanmasına ilişkin yeni bir düzenlemenin menfaatler dengesine daha uygun olacağı tespit edilmiştir. Ayrıca hükümde kamu alacaklılarının bu düzenlemeden muaf oldukları düzenlenmiştir. Adî alacaklar için haciz uygulanması mümkün değilken, kamu alacakları için haciz yapılabilmesi alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesine uygun değildir. Bu durum aynı zamanda hacze iştirak bakımından da önemli problemler doğurmaktadır.Öğe Yapısal Yatkınlıkta Nedenselliğin Kurulması ve Riskin Paylaşılması(On İki Levha Yayıncılık, 2016) Kaplan, Mikail Bora; Türel, Ege2015-2016 akademik yılında İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı kapsamında yürütülen sorumluluk hukuku seminerleri ve bu seminerlerde sunulan ödevler bu kitabın çıkış noktasıdır. Geçmiş yıllardaki başarılı seminer çalışmalarının da eklenmesi ile bu hacimde bir eser ortaya çıkmıştır.Sorumluluk hukuku alanına katkıda bulunacağını düşündüğüm bu kitap, verimli buluşmaların ve güzel bir ekip çalışmasının sonucudur.Sorumluluk hukuku ilk anda sadece haksız fiil sorumluluğunu çağrıştırır.Bununla birlikte özel hukukta bir hukuki eylemin hukuka aykırılığı sadece haksız fiil şeklinde ortaya çıkmaz; borca aykırılık da hukuka aykırıdır,ortak nokta bu hukuka aykırı eylemlerin tazminat sorumluluğuna yol açmasıdır. Bu açıdan yaklaşılınca sorumluluk hukuku ifadesi hem haksız fiil sorumluluğunu, hem de sözleşmesel sorumluluğu kapsayacak şekilde kullanılabilir. Biz de seminerlerde sorumluluk hukuku ifadesini hep bu anlamda, iki tür sorumluluğu kapsayacak şekilde kullandık; böylelikle iki sorumluluk türü arasındaki bağlantıyı da daha net görebildik. Seminerlerde sadece haksız fiilden doğan borç ilişkisine odaklanmadık, sözleşmeye aykırılığın çetrefil sorunlarını da ele aldık.Öğe Cezalandırıcı Tazminat ve Medeni Ceza Kavramlarının Karşılaştırılması(On İki Levha Yayıncılık, 2017) Kaplan, Mikail BoraSorumluluk hukuku serisinin bu ikinci kitabının da çıkış noktası, İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı kapsamında yürütülen sorumluluk hukuku seminerleri ve bu seminerlerde sunulan ödevlerdir. Ancak esere katkıda bulunanlar derse kayıtlı öğrencilerle sınırlı kalmamıştır. Bu seminerlere devam eden kayıtlı yeni öğrencilere, eski öğrenciler ve araştırma görevlisi arkadaşlarım da katılmış, kürsü hocalarından da destek alarak benimsediğimiz bilimsel seminer yöntemi doğrultusunda yeni makaleler kaleme almışlardır. Ekip çalışması gelişirken, sorumluluk hukuku ailemiz de genişlemiştir.Öğe Sınai Mülkiyet Kanunu’nda İhtiyatî Tedbirler(On İki Levha Yayıncılık, 2018) Kaplan, Mikail BoraBu eserde, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 159. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbire ilişkin hüküm değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda eserin ilk bölümünde, ihtiyati tedbirin bir parçasını oluşturduğu geçici hukuki koruma kavramına değinilmiş ve sınai mülkiyet hukukundaki önemine vurgu yapılmıştır. Eserin ikinci bölümünde, ihtiyati tedbirin sınai mülkiyet hukukundan kaynaklanan başlıca taleplerde uygulanması ele alınmıştır. Son bölümde ise, ihtiyati tedbir yargılamasına ve haksız ihtiyatî tedbirden kaynaklanan tazminat sorumluluğuna değinilmiştir.Öğe Medenî Usûl Hukukunda Koruma Dilekçesi – Schutzschrift – Alman, İsviçre ve Türk Hukuku Perspektifinde(Yetkin Yayınları, 2024) Kaplan, Mikail BoraBu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 1001 Programı çerçevesinde "Adil Yargılanma Hakkının Güçlendirilmesi ve Mahkemelerin iş Yükünün Azaltılması için Korunma Dilekçesi Modelinin Oluşturulması" isimli ve 221K231 numaralı Proje kapsamında desteklenmiştir. Bu çalışmadaki eserler, proje kapsamında 12.07.2023 tarihinde düzenlenen "Hukukî Dinlenilme Hakkı Bağlamında İhtiyatî Tedbirler ve Koruma Dilekçesi Sempozyumu"nda sunulan bildirilerin bir kısmının genişletilerek makaleye dönüştürülmesinden oluşmaktadır.Öğe Medenî Usûl hukukunda bozma kararının sonuçları(Yetkin Yayınları, 2024) Kaplan, Mikail BoraBu çalışmanın kaleme alınma sebebi, 7251 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177'nci maddesinde yapılan değişikliktir. Bu bağlamda bu çalışmanın aslî araştırma sorusu, bozma (ve uyma) kararının sonucunu tespit etmektir. Çalışmanın aslî araştırma sorusunun yanında, ilgili diğer hususlar da detaylı bir şekilde araştırılmış, açık olmayanlar meseleler izah edilmiş; tartışmalı olan meseleler ise değerlendirilmiştir.Öğe Kişisel mal niteliğindeki - kapalı - anonim şirket payı ile bedelsiz - gratis - payın yasal mal rejiminde mal gruplarına özgülenmesi(2021) Zeytin, ZaferThe matrimonial regime of participating in community property has become a peculiar legal regime with the applications of the Court of Cassation and harbors many disputes. One of these problems is the clas-sification of charge-free shares in a joint-stock company of a spouse into community or personal property that have been acquired prior to the adoption of the new TCC, or during the matrimonial regime and the admensuration of bonus-shares arising from capital increase that is ac-quired during the marriage. This study examines the statue of non-public joint-stock companies and spouses that are sole shareholder or active in higher management. The original acquisition occurs with the declaration of the share-holder spouse’s will to establish a company and the registration of it, while the acquisition in a capital increase occurs with the registration of this resolution. Also, the derivative acquisition of uncertificated securi-ties occurs upon the completion of cession of rights while the derivative acquisition of certificated shares depends on the type of certification. In cases where the transfer of the shares requires the approval of the com-pany, the cession of rights incorporated in the certificated shares occurs with the approval regarding the provisions on the assumption of debt. The acquired shares shall be classified according to the matrimonial regime by the time of acquisition. When capital increases via internal sources, bonus-shares ac-quired hereby shall be classified as community property, if profit-based and purpose-free reserves and funds are used as internal sources. If con-tingency reserves established with the articles of association that are not purpose-free and are required for the continuity and financial existence of the company are used as internal sources, aforementioned bonus-shares shall be classified as personal property. To overcome the difficul-ties of classification process, the calculation of the increased industrial value should be preferred to determine the community property.Öğe Bir triyaj kanununa ihtiyaç var mı?(2022) Çap, GüneşAs we have seen in COVID-19-pandemic, a pandemic could reveals a fundamental problem of allocation of limited medical resources. Inadequacy of medical resources in intensive care could make pandemic triage decisions unevitable. At this point the demand of the legal certainty and accountability makes it essential to establish some legal rules for making triage decisions. This article primiarly aims to examine the legal basis of triage decions in Turkish law. This research is based on the examination of three different typies of triage decisions: ex-ante, ex-post and preventive triage. Besides the question of which triage criteria are allowed and appropriate, the question of who should ultimately make triage decisions in Turkish legal order, is also a very significant point of the debate. Another question, waiting to be answered in this context, is whether there is a need for a triage code in Turkey.Öğe Tacirin tüketici sıfatı sorunu(2022) Bal, Yakup6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketici ve tüketici işlemi tanımlarının yeniden yapılması ve eski Kanun’da bulunmayan, tüketiciye yönelik uygulamaların da kapsama dâhil edilmesi ile birlikte Kanun kapsamı oldukça genişlemiştir. Bu durum uygulamada bazı sorunlara sebebiyet vermiştir. Bu sorunlardan biri de tacirin tüketici sayılıp sayılamayacağı ve eğer sayılacaksa hangi durumlarda tüketici olarak nitelendirileceği sorunudur. Zira bir yanda Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanan ticari iş ve ticari iş karinesi ile öbür tarafta Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da bütün gerçek ve tüzel kişileri kapsayacak şekilde yapılan tüketici tanımı birbiriyle çelişen iki hüküm olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada bu soruna çözüm aranmıştırÖğe İşçi lehine hükmün belirlenmesi (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2021 tarih ve 2021/2913-2021/6633 sayılı kararı üzerine)(2022) Yiğit, EsraDue to the imperative effect of the collective bargaining agreement, the provisions of the employment agreement that are contrary to the collective labour agreement are replaced by the provisions of the collective labour agreement. There are two exceptions to the imperative effect. The principle called favourability is one of this exceptions. Pursuant to this principle, if the labour contract and the collective labour agreement contain contradictory provisions, the provisions of the labour contract in favor of the worker shall be applicable. Therefore, in terms of the provisions of the labour contract in favor of the worker, the collective labour contract does not have an imperative effect. However, it is not always easy to determine the provision in favor of the worker. For this reason, different views have emerged in terms of the methods of determining the provision in favor of the worker in both the Turkish Law and the German Law. These methods are divided into three: comparing the provisions one by one, comparing them by grouping and comparing the contracts as a whole. The majority opinion in both Turkish Law and German Law is that the provisions should be grouped and compared. The Supreme Court has given different decisions at different times. Finally, in the text of eliminating the differences in case law published after the merger of the chambers of the Court, it was stated that the provisions regarding wages should be addressed collectively. In its recent decision, which we took as the basis of our study, the Supreme Court evaluated the wage-related provisions by grouping them. In this study, by examining the methods that can be used in determining the provision in favor of the worker, our opinion that the contracts should be evaluated as a whole will be justified. While making this evaluation, the situation in German Law will also be conveyed.Öğe Miras payının devrine yönelik sözleşmelerin konu unsuru bakımından incelenmesi(2022) Sarıkaya, MuratIn this study, the contracts regarding the transfer of shares of the estate are examined in terms of the relevant subject within the framework of Art. 677- 678 TCC. Whereas in Art. 677 TCC contracts regarding the transfer of shares of the estate concluded after the commencement of the succession are regulated differently depending on whether the transferee is another heir, in Art. 678 TCC such a distinction isn't foreseen for the contracts which are concluded before the commencement of the succession. The aim of the study is to shed light onto the subject relevant provisions of these contracts within the framework of the distinctions observed by the legislator in the regulation thereof. In addition, the approach accepted by the legislator in Art. 677/I TCC which allows that the contracts between the heirs can be made on a part of the estate is examined and it is discussed whether the same approach can be extended to the transfer of shares of the estate to third parties.Öğe TMK m.652 uyarınca birlikte yaşanılan konut ile ev eşyasının miras payına mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi(2023) Özer, Mustafa TolgaTo ensure that the surviving spouse can continue his/her former life as much as possible in the event of the death of one of the spouses, the legislator, in Article 652 of the TCC, has provided the possibility to allocate the dwelling where the spouses live together and the household goods they use to the surviving spouse, upon his/her request, against his/her inheritance share. Within the scope of this study, firstly, the conditions required for the request for allocation are emphasised, and especially the question of whether it is possible to request allocation in cases where there is only a co-ownership right instead of a single person’s ownership of the relevant dwelling and household goods in the inheritance is sought to be answered. In the following part of the study, the content of the right granted to the surviving spouse is examined and the conditions under which usufruct or residence right may be granted to the spouse instead of ownership pursuant to Article 652/2 of the TCC are examined. Another issue examined in this section is whether it is possible for the spouse to use the dwelling and the property before the completion of the assignment under the TCC. Finally, the limitations on the request for assignment under Article 652/3 of the TCC are analysed and it is tried to reveal in which cases the surviving spouse cannot request assignment.Öğe Einseitige beendigung des auftragsvertrags gemäss den bestimmungen von artikel 512 des Türkischen obligationenrechts(2023) Özer, Mustafa TolgaEiner der für den Auftragsvertrag spezifischen Kündigungsgründe ist die einseitige Beendigung des Auftragsverhältnisses, die in Artikel 512 des türkischen Obligationenrechts geregelt ist. Gemäß der vorgenannten Bestimmung können der Auftraggeber oder dessen Vertreter das Auftragsverhältnis einseitig und ohne triftigen Grund oder vorherige Ankündigung beenden. Diese Bestimmung soll es den Parteien ermöglichen, das Vertragsverhältnis problemlos zu beenden, wenn das Vertrauensverhältnis, das die Grundlage des Auftrags bildet, aus irgendeinem Grund beschädigt wird. Eine Kündigung des Vertrags ohne Grund und ohne Zeitangabe kann der anderen Partei jedoch in einigen Fällen Schaden zufügen. In Anbetracht dieser Situation hat der Gesetzgeber geregelt, dass die Partei, die das Auftragsverhältnis zu einem unangemessenen Zeitpunkt beendet, der anderen Partei den entstandenen Schaden ersetzen muss (siehe Artikel 512 / S. 2 des türkischen Obligationenrechts). Ziel dieses Aufsatzes ist es, das in Artikel 512 des türkischen Obligationenrechts geregelte Recht zur einseitigen Beendigung des Auftragsvertrags zu untersuchen. In diesem Zusammenhang wird zunächst die Rechtsnatur des betreffenden Rechts, die Art seiner Anwendung und sein Anwendungsbereich erörtert. Anschließend wird die Rechtsgrundlage und der Umfang der Schadensersatzpflicht für die Beendigung des Auftrags zu Unzeit analysiert. Abschließend wird die Frage beantwortet, ob es sich bei den Bestimmungen von Artikel 512 des türkischen Obligationenrechts um eine zwingende Rechtsnorm handelt.Öğe Edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan mal gruplarında konjonktürel ve endüstriyel değer artışı(2023) Kaya, Esra BaharTürk Medeni Kanunu’nda yasal mal rejimi olan edinilmiş mallar katılma rejimi çerçevesinde evliliğin sona ermesi halinde eşlerin malları edinilmiş mallar ve kişisel mallar olmak üzere iki temel mal grubunda toplanmaktadır. Tasfiye aşamasında mevcut olan edinilmiş mallar diğer eşin yarısına hak kazandığı artık değer hesabına aktif olarak yazılır. TMK’ya göre çalışma karşılığı edimler ve kişisel malların gelirleri edinilmiş mal grubuna dâhildir. Bu kapsamda çalışmamızda eşlerden birinin bir malvarlığını mesleğinin icrası yahut işletme faaliyetine özgülediği halde bu malvarlığında meydana gelen artışın ve eşin kişisel malını profesyonelce yönetmesi neticesinde kişisel malda meydana gelen artışın hangi mal grubuna dâhil olacağı incelenmektedir. Şayet söz konusu artış salt konjonktürelse, yani piyasada oluşan olağan arz ve talep değişikliklerinden kaynaklanıyorsa söz konusu malvarlığı hangi gruba aitse artış da o mal grubuna ait olacaktır. Ancak artış endüstriyelse, yani eşin emeği ve çabası neticesinde ortaya çıkmış bir artışsa bu halde edinilmiş mal olarak artık değerde dikkate alınması gerekmektedir.Öğe Limited şirket müdürünün sorumluluğu, azli ve şirketin feshi davalarında geçici hukuki koruma tedbirleri(2024) Kaya, TuğçeLimited şirket müdürlerinin kanundan ve esas sözleşmeden do- ğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri durumunda şirkete, ortaklara ve şirket alacaklılarına verdikleri zararların tazmini Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesi uyarınca açılacak sorumluluk dava- sı ile talep edilebilmektedir. Kanunda işaret edilen haklı sebeplerin bulunması hâlinde de şirket ve ortakları ilgilendiren benzeri haksız eylemlere dayanılarak TTK’nın 630. maddesinin ikinci fıkrası uyarın- ca müdürlerin görevden alınmaları, yönetim haklarının ve temsil yet- kilerinin sınırlanması ile aynı Kanun’un 636. maddesinin üçüncü fık- rası gereğince limited şirketin feshi davalarının açılması mümkündür. Söz konusu eylemler nedeniyle doğacak telafisi mümkün olmayan zararlardan kaçınılması için hukuk muhakemesine özgü geçici hukuki koruma tedbirleri hiç kuşkusuz anılan davalar bakımından da uygula- ma alanı bulmaktadır. Her ne kadar limited şirketler özelinde açık bir yasal güvenceye kavuşturulmamış olsa da söz konusu tedbirler; ihtiya ti tedbir, müdürlerin yönetim ve temsil yetkilerinin geçici olarak kaldı- rılması veya sınırlandırılması, şirkete kayyım atanması, delil tespiti ve ihtiyati haciz şeklinde sayılabilir. Çalışmamızda, bir kısmı farklı ka- nunlarda düzenlenen ve niteliği itibarıyla çoğu hukuki duruma uygu- lanabilen genel nitelikteki bu tedbirler limited şirket müdürlerinin so- rumlulukları nedeniyle açılan davalar bağlamında incelenmiştir.Öğe Taşıyanın gemiyi denize elverişli bulundurma yükümlülüğünün ihlali ve denize elverişsizliğe ilişkin ispat yükünün değerlendirilmesi(2024) Oyal, Ahmet BatuhanThe carr ier’s obl igation to keep the sh ip seaworthy is expl icitly regulated in both the Turkish Commercial Code and the German Commercial Code. In Turkish law, the carr ier is l iable for the damages caused by the unseaworth iness of the sh ip in any type of freight contract, but the carr ier can avo id this responsibility by proving that although due diligence is exercised it was not possible to discover the deficiency that causes the unseaworth iness until the beginning of the voyage. With the German Maritime Commercial Law Reform, wh ich entered into force on 25.04.2013, the provisions of the German Commercial Code regarding maritime law were partially reformulated. After the amendments, the carrier is stilled obliged to keep the ship in a seaworthy condition. However, the sanction of the breach of this obligation is regulated differently according to the types of damage and the types of freight contract. In this study, the regulations regarding seaworthiness in both legal systems will be examined and also the burden of proof regarding seaworthiness will be emphasized on the basis of the principles accepted in the doctrine and judicial decisions.Öğe Hakkaniyete uygunluk koşulu kapsamında acentenin denkleştirme tazminatı talebinin doğmadığı veya tazminat miktarının hakkaniyet gereği azaltılmasının gerektiren haller(2024) Oyal, Ahmet BatuhanAcentenin denkleştirme tazminatı talebinde bulunabilmesi için bu talebin hakkaniyete uygun olması gerekir. Ayrıca hakkaniyete uygunluk, somut veriler üzerinden hesaplanan denkleştirme tazminatı miktarının somut olay adaletine uygun hâle getirilmesinde başvurulan düzeltici bir işleve de sahiptir. Dolayısıyla denkleştirme tazminatı talebi bakımından hakkaniyete uygunluk, ikili bir işleve sahiptir. Hakkaniyet soyut ve normatif bir kavram olduğundan, bu kavramın tüm olayları kapsayacak şekilde somutlaştırılması mümkün değildir. Ancak denkleştirme tazminatının hakkaniyete uygun olup olmadığı incelenirken dikkate alınması gereken birtakım hususlar mevcuttur. Mehaz Alman hukukunda ve hukukumuzda yargı kararları ve doktrindeki görüşler çerçevesinde kural olarak denkleştirme tazminatı talebinin hakkaniyete uygun olmadığı hâller ile denkleştirme tazminatı miktarında hakkaniyet gereği indirim yapılmasını gerektiren tipik durumlar bazı olay grupları üzerinden somutlaştırılmaktadır. Bu çalışmada hakkaniyete uygunluk koşulunun ikili işlevi dikkate alınarak, öncelikle acentenin denkleştirme tazminatı talebinin hakkaniyete uygun olmadığı hâller ele alınmıştır. Daha sonra ise denkleştirme tazminatının hakkaniyete uygun olduğu ve fakat hakkaniyet gereği somut veriler üzerinden hesaplanan ham tazminat miktarında indirim yapılmasını gerektiren tipik durumlar incelenmiştir.Öğe Das Gesetz zur Änderung des gesetzes über die Regulierung des elektronischen geschäftsverkehrs: Neue regeln für (neue) akteure im elektronischen geschäftsverkehr in der Türkei(2024) Çekin, Mesut SerdarRasante Entwicklungen im Bereich des E-Commerce haben den türkischen Gesetzgeber veranlasst, das bereits bestehende Gesetz über die Regulierung des elektronischen Geschäftsverkehrs einer umfassenden Reform zu unterziehen. Dabei wurde das bestehende Gesetz nicht wesentlich geändert. Stattdessen wurden neue Akteure definiert und diesen neue Pflichten auferlegt, die sich nach deren Netto-Transaktionsvolumen richten. Es handelt sich dabei insbesondere um große Online-Plattformen, auf denen der elektronische Geschäftsverkehr stattfindet. Ausgesprochenes Ziel des Gesetzgebers ist es dabei, die Bildung von Monopolen in diesem Sektor zu verhindern und insbesondere kleineren Unternehmen den Marktzugang zu erleichtern. In diesem Zusammenhang wurden unlautere Geschäftspraktiken im B2B-Verhältnis definiert. Darüber hinaus müssen die neuen Akteure, die als Anbieter von Vermittlungsdiensten im elektronischen Geschäftsverkehr und Anbieter von Diensten des elektronischen Geschäftsverkehrs bezeichnet wurden, zahlreiche Einschränkungen hinsichtlich ihrer Geschäftstätigkeit beachten. Dabei geht es insbesondere um das Anbieten eigener Waren auf den Online-Plattformen, um das Anbieten von finanziellen Dienstleistungen sowie von Zustelldiensten. Ebenfalls von großer Bedeutung ist die Einführung einer Lizenzpflicht für die Ausübung der Tätigkeiten im Bereich des elektronischen Geschäftsverkehrs. Um die Einhaltung dieser Pflichten besser überwachen zu können, wurde das türkische Handelsministerium mit einigen Zuständigkeiten ermächtigt. Ebenfalls zur besseren Kontrolle dient die Einführung eines Elektronischen Handelsinformationssystems (ETBIS). Schließlich wurden neue Sanktionsmechanismen eingeführt, die gerade die effektive Durchsetzung der Pflichten bezwecken. Ziel des vorliegenden Beitrags besteht darin, die neuen Regelungen darzustellen.Öğe Medenî yargılamada mahkeme kararlarının “gerekçesiz olması” sorunu(2024) Dırenisa, EfeHerkesin adil ve çağdaş bir yargı düzeninde yargılanma hakkı vardır. Mahkeme kararlarının gerçek anlamda gerekçe içermesi, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Gerekçesiz karar, bir insan hakkı ihlâli olup, aynı zamanda yargıya karşı güvensizlik duyulması sebebidir. Geç verilmesine rağmen, sadece taraf iddia ve savunmalarından oluşan bir karar, görünüşte gerekçeli olup, gerekçesiz karar sayılır. Gerekçesiz ya da görünürde (görünüşte) gerekçeli karar vermek, hukuk süjesi olan kişileri dikkate almamak, dava dosyalarında yer alanları hak süjesi olarak değil, birer obje olarak görmenin sonucudur ve hukuk etiği bakımından sorunludur. Gerekçesiz kararın nedeni mahkemelerin iş yükü değil, umursamazlık, bilgisizlik, ilgisizlik ve hak ile adaleti ciddîye almamaktır. Adalete duyulan güvenin güçlenmesi için gereksiz ya da görünüşte gerekçeli karar uygulaması terk edilmelidir. Yargılamada dosyanın yeterince incelenmediği kuşkusuna sebep olacak her durum, gerekçeli karar hakkının ihlâlidir. Teknolojinin gelişmesiyle bilgisayarın hayatın her alanına girmesi, hayatı kolaylaştırması ve bu vesileyle dijitalleşmenin son derece yaygınlaşması sonucunda yapılan yargılamaya (dosyaya özgü) gerekçe oluşturulması zorunluluğu daha sık ihlâl edilir hâle gelmiştir. Eksik, şeklî, boş, yuvarlak, mânâsız, form, kalıplaşmış ifadeler içeren, formül ifadeler içeren, matbu, görünürde, klişe, soyut, içeriksiz, yetersiz, “kes, kopyala, yapıştır” şeklinde ve görünüşte (görünürde, zahiri) gerekçe yazılması hukukî dinlenilme hakkına aykırıdır. Bu türden gerekçeler, yargı organlarının yargılama hakkında peşinen bir karara vardıklarını ve gerçek anlamda bir yargılama yapmadıklarını gösterir. Böyle kararlar bilgiden ziyade, sezgiye dayalı kararlar olup, bunlar doğru dahi olsa, ikna ediciliği haiz değildir. Bu çalışmada medenî yargılamada mahkeme kararlarının “gerekçesiz olması” sorunu, çeşitli yönleriyle ele alınacak ve bu hususta bazı tespit ve değerlendirmelere yer verilecektir.