Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe The visegrad group in the context of eu crises: A post-functionalist perspective(Türk-Alman Üniversitesi, 2024) Taştan Sevinç, Necva; Decker, PhılıppAvrupa Birliği' nin (AB) son zamanlarda yaşadığı uluslararası krizler ile AB entegrasyonun geleceği konusunda soru işaretlerini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda 2011 sonrası patlak veren Arap Baharı ile birlikte tüm dünya gözleri önünde yaşanan göç krizi ile milyonlarca insanın evlerini terk ederek Avrupa gibi refah seviyesi yüksek Batılı ülkelere göç etmeye başlaması AB içinde büyük yankı uyandırmış ve üye ülkeler arasında çatlakları gün yüzüne çıkarmakla da kalmayıp derinleştirmiştir. Ayrıca halen devam etmekte olan Rusya-Ukrayna krizi de aynı şekilde AB dayanışmasını büyük bir teste tabi tutmuştur. Bu krizler aynı zamanda birlik içindeki entegrasyonda üye devletlerin önceliklerinin farklı olabileceği ve bu bağlamda kriz anlarında kriz yönetimi için AB'den farklı tutumlar sergileyerek kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Birçok açıdan entegrasyonunu sağlayabilen, bu krizler göz önüne alındığında ortak bir tutum benimseyememiş ve üye devletler arasındaki güveni sarsmıştır. Bu bağlamda Vişegrad Grubu'nun (Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya) yaşanan krizler karşısındaki tutumu ve AB'nin merkezi Brüksel ile olan arasının gerilmiş ve AB'nin karar alma mekanizmasında aksaklıklara sebep olmuştur. Aynı zamanda bu ülkelerin AB'den farklı kriz yönetim biçimleriyle ile Birlik içindeki ağırlıklarını arttırmışlardır. Bu çalışma V4 grubu'nun bu AB krizler karşısındaki tutumunu post-işlevsicilik teorisi varsayımları ışığında inceleyerek Birlik entegrasyonunu incelemeyi amaçlamaktadır.Öğe Far-right in Germany: Political parties, social movements, terror organizations, lone wolves(Türk-Alman Üniversitesi, 2022) Gürakın, Sevde Nur; Bayraklı, EnesBu tez, geçmişte aşırı sağ hareketini derinlemesine yaşayan Almanya'nın yıllar sonra beklenmedik şekilde artış gösteren bu olguyu farklı alanlarda yeniden tecrübe etmesini ve ülke yönetimi üzerindeki etkilerini analiz etmektedir. Bu çalışma genel olarak Almanya'da aşırı sağın farklı boyutlarda ve alanlarda nasıl gelişip dönüştüğünü incelemektedir. Bu bağlamda, siyasi partiler, halk hareketleri, terör grupları, yalnız kurtlar ve güvenlik güçleri aşırı sağ olgusunun incelendiği aktörler olarak ele alınmıştır. Almanya'yı bir vaka çalışması olarak ele alarak kavramsal bir çerçeve üzerinden ülkedeki aşırı sağ siyasetin boyutunu değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, aşırı sağ siyasetin zaman içinde nasıl ortaya çıktığını ve şu anda nasıl ayakta kaldığından söz ederek günümüzdeki aşırı sağ faaliyetlerinin durumunu analiz etmektedir.Öğe The power of narrative in Erdoğan's speeches : Syrian immigrants and the construction of collective identity(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Özkan, Burak; Sönmez, Eda KuşkuThis study examines the political narrative constructed by Recep Tayyip Erdoğan between 2011 and 2014 concerning the increasing Syrian immigrant population in Turkey after the Syrian Civil War. The sudden immigration flow has made Turkey the country hosting the highest number of refugees in the world. Nonetheless, Erdoğan, the Prime Minister of that period, developed a multi-layered Syrian immigrant narrative. Despite the rising concerns about the “refugee crisis,” Erdoğan maintained his power through popular elections and somehow managed to construct an embracing narrative toward Syrian immigrants. In line with this analysis, this thesis study aims to reveal the main themes and meta-narratives behind Erdoğan’s Syrian immigrants narrative. The thesis mainly suggests two arguments. First, it argues that Erdoğan has constructed a collective identity of the self, or “us,” that leans on highly religious and virtuous themes and meta-narratives, which is utilized in the legitimization of the AK Party’s “open-door policy” toward Syrian immigrants. Second, the thesis argues that despite the initial success of the narrative, some of the main elements in the narrative have changed over time, especially in the speeches made by Erdoğan targeting international political actors. The study consists of six chapters. After the introduction, the second part deals with the theoretical framework and literature that has inspired or affected the research process. Narrative analysis as the methodological approach taken and the research materials used in the thesis are discussed in the third chapter. The fourth chapter focuses on the history of migration in Turkey and introduces some basic concepts concerning refugees and immigrants in Turkey to provide a ground for the analysis of Erdoğan’s Syrian immigrants narrative. The fifth chapter is dedicated to findings and observations, and the study is then concluded.Öğe Interkultureller transfer von organisationspraktiken mit fokus auf "New Work" : eine qualitative fallstudie bei einem multinationalen technologieunternehmen im Türkisch-Deutschen kontext(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Uzun, Kübra Nur; Barmeyer, ChristophÇok uluslu şirketler uygulamalarını diğer ülkelerdeki bağlı şirketlerine aktarmaktadır. Bu da bu şirketlerin ne tür bir strateji izlemek istedikleri ve izleyebilecekleri sorusunu gündeme getirmektedir. Örneğin, uygulamaların standartlaştırılması veya yerel kültüre ve ihtiyaçlara uyarlanması gibi. Kültürlerarası transfer konusu halihazırda kapsamlı bir şekilde araştırılmıştır, ancak bu çalışmalar çoğunlukla ulusal kültürlere ve sorunlara odaklanan kısıtlı bir zemine dayanmaktadır. Bu nedenle yapıcı, kültürlerarası bir araştırma yaklaşımı, en iyi uygulamaların keşfedilmesini, araştırma ve uygulama için önemli çıkarımlar elde edilmesini mümkün kılmaktadır. Bu tezin amacı, başarılı bir kültürlerarası transfer sürecine hangi faktörlerin katkıda bulunduğunu ortaya koymaktır. Bunu yaparken, bu bağlamda henüz ele alınmamış bir araştırma alanına, „New Work“, perspektifine odaklanılmaktadır. Bu amaçla, nitel bir vaka çalışması yürütülmüştür. Merkezi Almanya'da bulunan ve dünya çapında inovasyonları ve kurumsal kültürüyle tanınan çok uluslu bir teknoloji şirketi araştırma nesnesi olarak seçilmiştir. Ağırlıklı olarak Türkiye'deki bağlı şirket ve Almanya'daki şirketlerdeki insan kaynakları departmanından olmak üzere, farklı poziyon ve lokasyonlardan uzmanlarla röportajlar yapılmıştır. Çalışmanın sonuçları, „New Work“'ün başarılı bir şekilde kültürlerarası transferine katkıda bulunan başarı faktörlerin; vizyoner liderler ve insan kaynakları yönetimi, kültüre uyum sağlayabilecek çalışanların işe alınması, dünya çapında paylaşılan bir öğrenme kültürü, çalışanların gelişimi, şirketin global ağları içerisinde kurulan şeffaf diyaloglar, en iyi uygulamalara ve fikirlerin aktarımına açıklık ve yerelleştirme ile standartlaştırma arasındaki denge olduğunu göstermiştir.Öğe Political communication in the context of national security: comparison of West and East Germany during the cold war(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) İnanç, Çağatay; Decker, PhilipIn this master’s thesis, political communication strategies employed in West Germany and East Germany, particularly in the context of national security, are compared. The motives that created the concept of the Cold War and the role of political communication in the victory of the capitalistic world are questioned. This study claims that the more a sign received by the receiver as an intention to be accepted, the more it requires synchronisation with the effectuality in the receiver’s perceived reality. Thus, a message's persuasive ability is based on its perceived reality. This claim has been supported by the visual exemplifications of West German and East German, parallel to the ongoing events of their publishing periods. In the light of arguments about a new upcoming cold war today, this study also claims that the success of the Cold War by the Western countries against the Soviet Union is not a replicant of today’s conditions when it comes to creating a common enemy, this time for Russia and/or China.Öğe Comparative analysis of EU crisis management policies: eurozone and pandemic crises(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Akpınar, Ege; Turhan, EbruBu tez, Avro Bölgesi krizi ve COVID-19 salgını sırasında Avrupa Birliği'nin kriz yönetimi stratejilerinin karşılaştırmalı bir analizini sunmaktadır. Bu analizin çerçevesini çoklu kriz dönemi oluşturmaktadır. Uygulama alanı yaklaşımını kullanan çalışma, AB'nin tepkilerini incelemek için teorik perspektifler olarak yeni işlevselcilik ve hükümetlerarasıcılığı uygulamaktadır. Araştırma, krizlerdeki hem benzerlikleri hem de farklılıkları tanımlamaktadır. Özellikle, her iki krizin de dış kökenleri ve ardından gelen iç değişimleri vardır. AB'nin tepkileri yenilikçi kurumsal tedbirleri içermektedir. Çalışma, hükümetlerarasıcılığın başlangıçtaki koalisyon oluşumlarını ve ulusal tercihleri etkili bir şekilde açıkladığını teyit etmektedir. Yeni işlevselcilik ise uluslarüstü kurumların rolünü ve entegrasyon sonuçlarını açıklığa kavuşturmaktadır. Ancak her iki teori de tek başına kriz çözümünün dinamiklerini tam olarak açıklayamamaktadır. Bu durum birleşik bir hipotezin geliştirilmesine yol açmıştır. Hipotez, üye devletler arasındaki politika tercihi farklılığının derecesinin uluslarüstü aktivizmin kapsamını etkilediğini ileri sürmektedir. Bulgular, Avro para birimi ve Schengen Bölgesi gibi kilit kazanımların korunmasında birleşik bir AB tepkisinin kritik önemini vurgulamaktadır. Bu araştırma, AB kriz yönetimi ve entegrasyon teorilerinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Karmaşık ve çok yönlü krizler karşısında gelecekteki politika oluşturma süreçleri için pratik bilgiler sunmaktadır.Öğe Neoliberalism and post-politics(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Özdemir, Özgür; Knoll, Manuel AndreasBu yüksek lisans tezi, neoliberalizmin siyaset ve toplumun siyasi dinamikleri algılayışı üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmacılar, neoliberal sistemde siyasetin öncelikli olarak piyasa çıkarlarına hizmet ettiğini, geniş halk kitlelerini ihmal ettiğini ve depolitizasyonu teşvik ettiğini savunmaktadır. Halkın siyasi taleplerine cevap vermedeki bu eksiklik memnuniyetsizliğe yol açmıştır. Araştırma, şu soruları ele alarak bu post-politik ortamı kavramayı amaçlamaktadır: “Bazı siyasi talepler neoliberal devlet çıkarlarından farklılaştığında ne olur? Bu talepler siyasi alandan dışlanıyorlar mı? Alternatif yaklaşımlar için hala alan var mı? Bu ortam demokrasileri besliyor mu, yoksa onlara bir tehdit mi oluşturuyor?” Tez, post-politik bir kuramsal çerçeve kullanarak Avrupa Birliği’nin ve Türk başkanlık sisteminin yapılarını ve tarihlerini incelemekte ve çağdaş sinema eserlerinin bir analizini içermektedir. Ayrıca tez, post-politikanın üstesinden gelmek için potansiyel çözümleri keşfetmeyi amaçlamaktadır. Aşırılık ve eşitsizliğin son dönemde yükselişe geçmesi post-politika ile ilişkilendirilmekte, mevcut siyasi çıkmazların ve neoliberalizmin krizinin incelenmesi gerekliliğinin altı çizilmektedir. Bu tez, neoliberalizmin siyaset üzerindeki etkisini kapsamlı bir şekilde inceleyerek literatüre katkıda bulunmaktadır. Dergi makaleleri, kitaplar, gazete makaleleri, filmler ve siyasal söylem gibi çeşitli veri kaynaklarını kullanmaktadır. Bulgular, kolektif çıkarlar yerine bireyciliğe, rekabete ve piyasa mekanizmalarına öncelik veren neoliberal politikaların dönüştürücü etkilerine ışık tutmaktadır. Bu önceliklendirme, ekonominin depolitizasyonuna ve siyasetin uzlaşmacı bir teknokrasiye dönüşmesine yol açarak alternatif yaklaşım arayışlarını sınırlandırmıştır.Öğe A federation of states or a federal state? A comparison of the holy roman empire, the EU, and the USA(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Erbil, Ozan; Knoll, Manuel AndreasBu çalışma Kutsal Roma İmparatorluğu’nu, Avrupa Birliği’ni ve Amerika Birleşik Devletleri’ni temel analiz düzeyini devlet tutarak federalizm ve ilgili siyaset bilimi literatürü bağlamında karşılaştırdı. İlgili terimlerin etimolojik karşılıkları belirtildi ve tarihi bağlam içerisinde evrimler ve değerlemeler aktarıldı. Tez aynı zamanda Kutsal Roma İmparatorluğu’nun, Avrupa Birliği’nin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin hükümetlerinin yöntemlerinin ve fonksiyonlarının üzerinde etkisi olan toplumlarının evrimini de aktardı. Güncel karşılaştırmalı siyaset literatürü karşılaştırmalı siyaset yaklaşımına uygun olarak eklendi.Öğe A comperative analysis of religion as a driver of Turkish Russian foreign policy(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Akyolcu, Onur Can; Marhold, HartmutBu Yüksek Lisans tezi, Demir Perde'nin çöküşünün ardından Türkiye ve Rusya'nın dış politikalarını şekillendirmede dinin rolünün kapsamlı bir karşılaştırmalı analizini sunmaktadır. Araştırma, akademik dergiler, kitaplar ve uzman analizleri dahil olmak üzere ikincil kaynaklardan elde edilen nitel verilere dayanmaktadır. Bu iki jeopolitik olarak önemli ülkede din ve dış politika arasındaki etkileşimi inceleyerek, dini faktörlerin dış politikanın formülasyonu ve uygulanmasına katkıda bulunduğu nüanslı yolları ortaya koymaktadır. Analiz, her iki ülkede dinin siyasi alanlardaki etkisinin evrimine tarihsel bir genel bakış ile başlamaktadır. Türkiye'de, özellikle laik hükümet yapısı bağlamında, İslam ve milli kimlik sentezi önemli bir rol oynamıştır. Buna karşılık, Ortodoks Kilisesi'nin yeniden canlanmasıyla işaretlenmiş Rus deneyimi, dini kimliğin milliyetçi duygular ve jeopolitik hedeflerle iç içe geçtiği farklı bir yol izlemektedir. Tez, anahtar dış politika kararlarını ve diplomatik girişimleri yöntemsel bir şekilde inceleyerek, her iki ülkenin uluslararası stratejilerindeki dini temelleri tanımlamakta ve karşılaştırmaktadır. Türk ve Rus liderlerin dış politika hedeflerini haklı çıkarmak veya teşvik etmek için dini retorik, sembolizm ve bağlantıları nasıl kullandıklarına özel bir dikkat verilmektedir. Bu, dini kimliklerin öne çıktığı çatışma bölgelerindeki ikili ilişkiler, bölgesel dinamikler ve angajmanların nasıl etkilendiğine dair bir analizi de içermektedir. Sonuç olarak, tez, dinin her iki ülkenin dış politikalarında önemli bir sürücü olduğunu, ancak rolünün çok yönlü olduğunu ve diğer siyasi, kültürel ve tarihsel faktörlerle kesiştiğini savunmaktadır. Karşılaştırmalı analiz, dinin bu ülkelerin dış politika çerçevelerine entegre edilme biçimlerinde hem benzerlikler hem de belirgin farklılıklar ortaya koymaktadır, bu da onların benzersiz tarihi ve kültürel bağlamlarını yansıtmaktadır. Bu çalışma, özellikle Soğuk Savaş sonrası jeopolitik bağlamda uluslararası ilişkilerde dinin rolüne dair daha derin bir anlayışa katkıda bulunmaktadır.Öğe The European Union between solidarism and pluralism : A comparative study of the EU's response to two mass migration flows(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Şen, Hatice Zeynep; Oppermann, KaiGünümüz dünyasında Avrupa Birliği (AB) ulaştığı entegrasyon seviyesi ile uluslararası alanda önemli bir güç haline gelmiş ve son yıllarda yaşanan küresel düzeydeki krizler karşısında belirgin bir rol üstlenmiştir. Bu rolün önemi, ikinci dünya savaşından bu yana orta çıkan iki büyük kitlesel göç akınında tekrar ortaya çıkmıştır. Özellikle, 2011’de Arap Baharı sonrasında patlak veren ve 2015 yılında uluslararası bir krize dönüşen Suriyeli sığınmacıların göçleri ile 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyon başlatması sonucunda yaşanan ve en hızlı yerinden edilme krizi olarak tanımlanan Ukraynalı sığınmacı krizi, AB’nin büyük testlerden geçmesine neden olmuştur. Bu krizler aynı zamanda birliğin göç alanındaki entegrasyonunu da gündeme getirmiş ve tartışmalara yol açmıştır. Ekonomik ve siyasi birçok alanda entegrasyonunu derinleştiren AB için göç alanı, halen tartışmalı ve ihtiyaca göre şekillenen bir politika olarak ön plana çıkmaktadır. Üye ülkelerin bu alandaki çeşitli çekinceleri ortak politika oluşturma yolunda zorluklar yaratmaktadır. Bu iki büyük kitlesel akın sırasında da, üye ülkeler zaman zaman entegrasyonu derinleştirmeye zaman zaman ise halihazırda ulaşılan ortak politikalardan uzaklaşmaya yönelmiştir. Bu çalışma, AB’nin bu iki büyük kitlesel göç akınına nasıl yanıt verdiğini ve krizler karşısında oluşturduğu politikaları karşılaştırmalı olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu analiz yapılırken, İngiliz Okulu’nun literatüre katmış olduğu Uluslararası Toplum kavramı üzerinden, çoğulculuk dayanışmacılık tartışmasından yararlanılacaktırÖğe The impact of Turkey's European Unıon accession process on EU-Turkey energy relations(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Hacıbektaşoğlu, FatihAvrupa Birliği (AB), dünyada ekonomik ve politik olarak etkili bir kuruluştur. Kıtalararası konumuyla Türkiye, bu eşsiz birliğin en önemli ortaklarından biridir. Ancak, Türkiye'nin coğrafi konumu diğer komşularına kıyasla öncelik kazandırmaktadır. Türkiye Avrupa'nın, Asya'nın ve Ortadoğu'nun tam ortasında yer alarak bir köprü gibidir. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki hukuki ilişkilerin dayanağını oluşturan Ankara Anlaşması (1963) ile siyasi ilişkiler başlamıştır. İki tarafın siyasi ilişkilerinden çok, Türkiye'nin 1999'dan beri aday ülke olması önemlidir. Söz konusu ilişkilersiyasi, ekonomik, güvenlik ve tabii ki enerji konusunu da içermektedir. Enerji kaynakları yenilenebilir ve yenilenemez olarak sınıflandırılabilir; bu çalışmada yenilenemeyen enerji kaynakları üzerinde durulacaktır. Petrol ve doğal gaz, yenilenemeyen kritik enerji kaynaklarıdır. Hazar bölgesi, Orta Doğu ve Asya’daki ülkelerin bu kaynakların önemli miktarda rezervlerine sahip olduğu bilinmektedir. Avrupa Birliği'nin yirmi yedi üyesi vardır ve enerji kaynakları kapasitesi ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemektedir. Öte yandan Türkiye bu alanda dışa bağımlı bir ülkedir. Her iki tarafın enerji alanındaki ortak kaygıları, iş birliğine ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin enerji politikalarını üyelik süreci üzerinden incelenecektir. Tezin araştırma sorusu “Türkiye'nin AB'ye katılım süreci, AB ile Türkiye arasındaki enerji ilişkilerini nasıl etkiler?” şeklindedir. Bu soruya cevap verebilmek için çalışmada genel olarak üyelik öncesi ve üyelik süreci incelenmiştir. Ayrıca Komisyon tarafından yayınlanan ilerleme raporlarında enerji faslı da incelenmiştir. Her iki tarafı da ilgilendiren enerji boru hattı projeleri de kısaca açıklanmıştır. Bütün bu analizler ve açıklamalar Avrupalılaşma yaklaşımıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Genel olarak araştırılmak istenen cevap, “Türkiye'nin AB üyelik sürecinin iyi ve kötü dönemlerinin Türkiye-AB enerji politikalarını nasıl etkilediği veya etkilediği midir?”.Öğe Political narrative of an alarming economy the case of Turkey(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Olgun, UfukTürkiye’nin 2018’de yaşadığı döviz ve borç krizi ekseninde AKP ile Muhalefet arasında görülen anlatısal çekişmeyi inceleyen bu çalışma, ele aldığı örnek için geliştirilmiş eşsiz bir anlatı çözümleme modeli uyguluyor. Türk seçmenlerinin çoğunluğu 24 Haziran'da yabancı güçleri suçlayan AKP açıklamasını daha ikna edici bulduğunu gösterdi. Ancak muhalefet yılın ikinci yarısı boyunca yaşanan gerilemeden AKP iktidarını sorumlu tutmaya devam etti. Tez, öncelikle her iki anlatıdaki benzer ve farklı söylemsel araçları ortaya çıkarıyor. Ardından, anlatıyı önemli bileşenlerine ayırıp ilk aşamada elde ettiği sonuçlar ile birlikte ilk aşamada bulduğu söylem araçlarıyla inceliyor. Araştırma, AKP'nin ikna gücünü artıran ve Muhalefet için tam tersi sonuçlar doğuran belirli anlatı faktörlerini ortaya çıkarıyor. Araştırma, yarışmanın genel sonuçlarını AB ilişkileri kapsamında tartışıyor.Öğe Economic diplomacy strategy on palm oil by Indonesia in the European Union(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Zulkarnaen, Muhammed JavePalm yağı; gıda, kozmetik, ulaşım yakıtları ve enerji gibi birçok endüstride hammadde olarak kullanılır. Palm yağı Endonezya ekonomisine ana katkıda bulunanlardan biridir. Endüstri milyonlarca istihdam yaratır ve küçük çiftçilerin geçim kaynaklarını iyileştirir. Endonezya, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine palm yağı ihraç ediyor ve pazar talebi giderek arttı. Bununla birlikte, palm yağı plantasyonunun genişletilmesi, çeşitli uluslararası sivil toplum kuruluşlarından (STK'lar) ve birkaç Avrupa ülkesinden çevresel ve sosyal konularla ilgili çok sayıda eleştiriyi almıştır. Daha sonra, AB tüm yenilenebilir kaynakların politikalarını düzenlemek için Yenilenebilir Enerji Direktifini (RED) oluşturur ve standardizasyonu sağlamayan palm yağına dayalı biyoyakıt kullanımını sınırlar. RED, hurma yağı ihracatının hacmini büyük oranda etkileyen Tarife Dışı bir politika olarak kabul edilir. Bu sorunun üstesinden gelmek için Endonezya, AB Tarife Dışı politikalarıyla başa çıkmak için ekonomik bir diplomasi stratejisi uygular. Bu araştırma, literatür kaynaklarından ve çeşitli görüşmelerden veri üreten nitel yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, bu tez, Tarife Dışı politikasını ve Endonezya tarafından ekonomik diplomasi stratejisinin uygulanmasının AB'deki hurma yağı üzerindeki etkinliğini incelemektedir.Öğe Europeanization and economic transformation of Poland before and after 2004(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Örücü, AhmedBu tezin konusu Polonya Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği'ne tam üye olduğu 2004 yılı öncesi ve sonrasındaki Avrupalılaşma sürecidir. Bu bağlamda ülkenin ekonomik gelişimini değerlendirmek için Politik Ekonomi perspektifi araştırmanın merkezine konmuştur. Ayrıntılı bir örnek oluşturabilmesi için vaka incelemesi yöntemi tercih edilmiştir. Araştırma sırasında Polonya’nın Avrupalılaşma sürecinin; piyasa ekonomisine geçiş, özelleştirme ve altyapı geliştirme alanlarında umut verici olduğu görülmüştür. Öte yandan, Avrupalılaşmanın tamamlayıcı teorisi olarak Farklılaştırılmış Entegrasyon, Avrupalılaşma sürecinde geri kalan noktaların ortaya çıkmasına yardımcı olması amacıyla seçilmiştir. Bu noktaların esas olarak ülkede insan haklarının gelişimi ve hukukun üstünlüğü konuları olduğu görülmüştür. Bu noktalar ile DoğrudanYabancı Yatırım girişi arasındaki ilişki tez kapsamında test edilmiş ve Polonya'nın daha az demokratik ya da daha muhafazakar hale gelmesiyle Doğrudan Yabancı Yatırım girişinin azaldığına dair somut bir kanıt bulunmadığı görülmüştür. Bu ilgi çekici bulgu Polonya'nın Avrupa Birliği üyeliği ile ilişkilendirilmiştir. Günün sonunda Polonya, Avrupa Birliği üyesi bir ülke olarak yabancı yatırımcıları çekmeyi ve ekonomik gücüne ivme kazandırmayı başarmıştırÖğe The UK’s counter-terrorism policies and restrictions of civil rights(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Üstün, Mehmet TurabiBirleşik Krallık, Avrupa’da en uzun terörle mücadele geçmişi olan devletler arasındadır. Birleşik Krallık’ın terörle mücadelesini 2000 öncesi ve 2000 sonrası olarak ikiye ayırmak mümkündür; 2000 öncesinde Birleşik Krallık İrlanda kökenli etnik terörizmle mücadele etmek durumundayken 2000 sonrasında daha çok dini motivasyonlu terörizmle mücadele etmek durumunda kalmıştır. Son yıllarda ise artan aşırı sağcı ve Neo-Nazi örgütler yeni bir terör tehdidi olarak Birleşik Krallık’ın karşısına çıkmaktadır. Birleşik Krallık’ı hedef alan İrlanda kökenli etnik terörizm 20. yy’in özellikle ikinci yarısında yoğunluğunu artırmıştır. Birleşik Krallık hükümetleri de hem askeri hem de yasal düzenlemeler yapmak yoluna giderek bu saldırıları önlemeye çalışmıştır; ancak bu dönemde çıkarılan yasaların çoğu geçici ve dar bir alanı kapsayıcı yasalardır. İkinci milenyum başlamadan önce, Birleşik Krallık, “Good Friday” anlaşmasıyla İrlanda kökenli terör sorununu büyük oranda çözmüştür ve kapsayıcı bir terörle mücadele yasası olan “Terrorism Act 2000” parlamento tarafından kabul edilmiştir. Ne var ki 11 Eylül 2001’de yaşanan kanlı terör saldırılarının ardından ABD tarafından “Patriot Act” kabul edilmiş ve Birleşik Krallık da 2001’de yeni bir terörle mücadele yasası kabul etmiştir: “Anti-Terrorism, Crime and Security Act 2001”. Birleşik Krallık’ın dini motivasyonlu terörizmle mücadelesi asıl olarak bu tarihten sonra başlamıştır. Londra metro saldırıları, Westminster saldırısı, bıçaklı saldırılar, IŞID’in kurulması gibi bir çok unsur Birleşik Krallık’ın terörle mücadelesini etkilemiş ve 20 yıllık bir süreçte yarım düzineden fazla terörle mücadele ve sınır güvenliği yasası çıkarmasına neden olmuştur. Son yıllarda ise, Avrupa ve diğer dünya devletlerinde de görüldüğü gibi, aşırı-sağ hareketlerde/yaklaşımlarda artış görülmüştür. Birleşik Krallık da bu artışın görüldüğü ülkelerden birisi olarak aşırı-sağ şiddetle mücadelesini artırmıştır. Bu çalışmada Birleşik Krallık’ın terörle mücadele tarihi kısaca incelenmiş, yüzleşmek durumunda kaldığı terör türleri tasnif edilmiştir.Öğe An analysis of Us foreign policy towards Kurds in Iraq (1945-2022)(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Batur, ŞinasiThis study aims to scrutinize post-1945 US foreign policy towards Kurds in Iraq.The study analyzed post World War 2 US foreign policy under three categories (Cold War, Post-Cold War and Post-Invasion) by taking changes in US foreign policy structure and in relation to that, transforming international system into consideration. The main assumption of the study is that throughout that period activeness of state-like entities, along with their participation in decision-making process and its role in international politics considerably, thus contrary to state-centric approach adopted by both neo classical realism and neoliberalism when analyzing international relations, state-like entities have the potential of being actors in international politics without meeting all criteria like “sovereignty” and “recognition” for statehood. For being a nation far from having a homogenous structure, defining Kurds in Iraq, and conducting their historical analysis is of great importance. In this regard, in addition to inquiry of state-like entities and conceptual analysis of Kurds in Iraq, the study examined the US foreign policy towards Kurds in Iraq within the framework of IR theories.Öğe Comparative analysis of the soft power policies of China and the European Union in Africa(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Uygun, AyşenurTarihsel olarak güç mücadelelerinin merkezinde olan Afrika kıtası, son yıllarda geleneksel güçler ve yükselen güçler arasındaki rekabetin net bir şekilde görülebildiği bir sürece girmiştir. Kıtadaki dikkat çeken yeni aktörlerin başında Çin gelmektedir. Hızla gelişen ekonomisine ham madde ve pazar arayışında olan Çin, Afrika kıtası ile ilişkilerinde bu ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamaktadır. Çin’in Afrika kıtasına yönelik amaçları ve kıtadaki artan etkinliği, onun kıta için bir tehdit mi yoksa bir fırsat mı olduğu tartışmalarını alevlendirmektedir. Amaçlarına bakıldığı zaman neo-kolonyal endişeleri uyandıran Çin, kıta ile ilişkilerine bakıldığında, Batı merkezli bir kavram olan yumuşak gücü kendi politikasına uyarlamaya çalışmaktadır. Öteki taraftan, geleneksel güçler olarak tanımladığımız Avrupalı devletler, yeni aktörlerin kıtadaki aktivitesini arttırmasıyla, kıta ile kurduğu ilişkileri gözden geçirmeye başlamıştır. Bu sebeple kıtadaki var olan yumuşak gücünü pekiştiren ve alternatifler sunan bir yaklaşım benimsemektedir. Bu çalışmada yumuşak güç konseptinin Çin ve Avrupa Birliği’nin Afrika kıtası ile olan ilişkilerini inşa ederken nasıl anlaşıldığı ve uygulandığı karşılaştırmalı olarak analiz edilmektedir. Bu çerçevede uluslararası ilişkilerde güç kavramı ve özelde 1990 yılında J.S. Nye Jr. tarafından geliştirilen yumuşak güç kavramına odaklanılmıştır. Sırasıyla Çin ve Avrupa Birliği’nin yumuşak güç kapasiteleri, Nye’ın yumuşak güç kaynakları olarak tanımladığı kültür, politik değerler ve dış politikanın yanında ekonomi üzerinden dört kategoride tartışılmıştır. Ardından, bu iki aktörün Afrika kıtası ile ilişkilerinin tarihi arka planı; Afrika kıtasındaki yumuşak güç kapasitelerinin kültür, politik değerler, dış politika ve ekonomi üzerinden değerlendirmesi yapılmıştır. Son olarak Çin ve Avrupa Birliği’nin Afrika kıtasında uyguladığı yumuşak güç politikasının benzerlikleri ve farklılıkları belirtilerek, Afrika kıtası için avantajları ve dezavantajları ortaya konulmuştur.Öğe Explaining differentiated (dis)integrationin the European Union : the case of the United Kingdom(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Uluçay, ErayFarklılaştırılmış entegrasyon, uzun yıllardır Avrupa entegrasyonun normal bir özelliği olmuştur. Birleşik Krallık, Avrupa Birliği’ndeki farklı politika alanlarından bir dizi opt out (dışında kalma) ile farklılaştırılmış entegrasyonun dikkate değer bir örneğiydi. Brexit süreci ile birlikte Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nde farklılaştırılmış dezentegrasyon sürecini başlatan ilk üye devlet olmuştur. Bu bağlamda ‘‘farklılaştırılmış entegrasyon dezentegrasyona nasıl yol açtı’’ sorusu ortaya çıkmıştır. Birleşik Krallık hem farklılaştırılmış entegrasyonu hem de farklılaştırılmış deneyimleyen tek üye devlet olduğundan, bu tez Birleşik Krallık hakkında bir vaka analizine dayanmaktadır. Ampirik olarak, Avrupa Birliği Antlaşmasının 50. Maddesinin yürürlüğe girmesine kadar Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği ile farklılaştırılmış (dez)entegrasyon tarihini incelemiştir. Teorik olarak, bu tez farklılaşma çerçevesinde entegrasyonu ve dezentegrasyonu yan yana koymaktadır. Entegrasyondan dezentegrasyona yumuşak geçişi açıklamak amacıyla aynı zamanda ‘‘farklılaştırılmış (dez)entegrasyon nasıl oluşur’’ sorusunu da sormuştur. Bu tez bir üye devlet farklılaştırılmış entegrasyonu ne kadar çok deneyimlerse, dezentegrasyonu talep etme olasılığının o kadar yüksek olduğunu savunmaktadır. Ayrıca, ulusal çıkarlara yönelik artan endişenin Birleşik Krallık’ın farklılaştırılmış entegrasyon deneyimi yaşamasına neden olduğunu ve bunun da dezentegrasyona yol açtığını iddia etmektedir.Öğe Refugee from a gender perspective : critical analysis of national and international legislation on refugees(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Kara, Hande SöylemezMülteci hukuku, kendi devletleri tarafından korunmayan kişilerin uluslararası korumaya erişimlerine ilişkin uluslararası hukukun dalıdır. Ancak feminist hukuk teorisinin tartıştığı gibi, mülteci hukuku erkek bakış açısıyla yazılmıştır ve kadınların deneyimleri bu sistemin dışında bırakılmıştır. Dünyada yaşanan kadın haklarındaki gelişmeler sayesinde sığınma alanında da toplumsal cinsiyet konusunda olumlu düzenlemeler yapılmıştır. Dünyada en fazla sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunan Türkiye‘nin dokuz yıllık bir geçmişe sahip yeni iltica kanunu ise referans aldığı tüm hukuki enstrümanlara rağmen toplumsal cinsiyet hassasiyetsiz bir kanun olarak göze çarpmaktadır. Bu tez, feminist hukuk teorisinden ve toplumsal cinsiyet perspektifinden faydalanarak uluslararası ve ulusal (Türk) mülteci hukukunun eril karakterini sorgulayarak toplumsal cinsiyet açısından analizine ve eleştirisine odaklanır.Öğe How do European broadcasters frame Türkiye's Syria operations? An analysis of related news in BBC, DW, and France 24.(Türk-Alman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Atılgan, Ayşe HumeyraMedyanın yerel, bölgesel veya küresel meselelerde algı inşa etmedeki gücü, iletişim ve gazeteciliğin yanı sıra çağdaş siyaset ve uluslararası ilişkiler alanlarında uzun zamandır tartışılmaktadır. Bu çalışma, BBC World, Deutsche Welle ve France24'ün Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonları hakkındaki haberlerini inceleyerek medyanın çerçeveleme etkisine, yani haberleri planlanmış bir şekilde sunma ve okuyucuyu belirli bir düşünme biçimine sevk etme gücüne bakmaktadır. İlgili literatür gözden geçirildikten sonra, nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin beraber kullanıldığı çalışmada, bu üç yayıncının “Fırat Kalkanı Operasyonu (2016)”, “Zeytin Dalı Operasyonu (2018)” ve “Barış Pınarı Operasyonu (2019)" konularındaki haberleri çerçevelemesi vaka çalışması yöntemi ile ele alınmıştır. Araştırmaya bu yayıncılardan toplam 45 haber metni dahil edilmiş ve veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Bu araştırma burada ele alınan vakaya özgüdür ve herhangi bir genellemeye varma iddiasında bulunmadan BBC World, Deutsche Welle ve France24’ün bahsi geçen üç askeri operasyonu hedefleri, amaçları, destekçileri ve muhalifleri ile etkileri bakımından nasıl çerçevelediğini, okuyucuya nasıl sunduğunu ortaya koymaktadır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »