Ticaret hukuku bakımından üçüncü kişi yararına sözleşmedeki tahkim şartının üçüncü kişiye teşmili sorunu
Citation
Oyal, Ahmet Batuhan (2023). Ticaret hukuku bakımından üçüncü kişi yararına sözleşmedeki tahkim şartının üçüncü kişiye teşmili sorunu. Uluslararası Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Kongresi, 577-580.Abstract
Tahkim sözleşmesi, sözleşmenin nisbîliği ilkesine tâbi olup,
sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişiler bakımından herhangi bir
hüküm ve sonuç doğurmaz. Bu sebeple, tahkim sözleşmesi kural
olarak sadece sözleşmenin tarafları ile onların küllî ve cüz’î haleflerini
bağlar. Kural olarak üçüncü kişiyi bağlayıcı biçimde tahkim sözleşmesi
yapılamaz. Tahkim sözleşmesi yapılması suretiyle devlet mahkemesine
başvuru hakkından vazgeçilmesi, irade özerkliğinin bir sonucudur.
Tarafların başka bir sözleşmede yer alan tahkim koşuluna atıf yoluyla
yaptıkları tahkim sözleşmesi ise bağlayıcıdır. Alacağın temliki hâlinde
temlik alan, temlik edenin akdettiği tahkim koşuluyla bağlıdır. Fakat
taraflar temlik sözleşmesinde açık biçimde tahkim koşulunu temlik
sözleşmesinin dışında tutabilir. Bu durumda tahkim koşulunun alacağı
temlik alana teşmili söz konusu olmaz. Kefil veya garantör, kefili ya
da garantörü olduğu kişinin tâbi olduğu sözleşmede yer alan tahkim
şartıyla bağlı değildir. Müşterek borçlu veya müteselsil kefil için de
tahkim koşulunun teşmili söz konusu değildir. Tahkim sözleşmesine
açık biçimdeki irade beyanıyla rıza göstermemiş olan üçüncü kişinin,
asıl sözleşme bakımından ortaya koymuş olduğu tutum ve davranışı ile
dürüstlük kuralı kapsamında tahkim sözleşmesine zımnen muvafakat
ettiği sonucuna varılabiliyorsa, tahkim sözleşmesi bu üçüncü kişiye
teşmil edilmelidir. Bir sözleşmenin tarafı olmamakla birlikte, aynı
hukukî ilişkiden menfaat temin eden kişilerin bu sözleşmedeki tahkim
koşuluyla iyiniyet kaideleri ve dürüstlük kuralı gereği bağlı olduğunun
kabul edilmesi gerekir. Tahkim koşulunu içeren asıl sözleşmenin
icrasında ve edimlerin ifasında, kendi adına çıkar elde eden bir üçüncü
kişi, sözleşmedeki tahkim koşulunun varlığından haberdar olduğu gibi,
asıl sözleşmenin kendisine şartları dairesinde hak sahibi olmaktadır. Bu
sebeple üçüncü kişinin, asıl sözleşmedeki tahkim koşulu yönünden şekil
şartının yerine getirilmemiş olduğunu iddia ederek, tahkim koşuluyla
bağlı olmadığını ileri sürmesi, dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Alman,
İsviçre ve Fransız hukukunda ve ICC uygulamasında üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmelerde öngörülmüş olan tahkim koşulunun, sözleşmeden
yararlanan üçüncü kişiye teşmili kabul edilmiştir. Hukukumuzda aynı
konu doktrinde tartışmalıdır. Yargıtay’ın bazı kararlarında tahkim
şartının üçüncü kişilere teşmilini bazı kararlarında kabul etmiştir.
Buna karşılık Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesi 25.06.2015 tarihli ve
9538/8707 sayılı kararında tahkim şartının üçüncü kişiye teşmili kabul
edilmemiştir. ABD hukukundaki equitable estoppel doktrini gereğince,
tahkim şartı içeren maddî hukuk sözleşmesinden yararlanan bir kişinin,
bu sözleşmedeki tahkim koşuluyla da bağlı olması gerekir. Equitable
estoppel doktrini, davacının sözleşmenin kendi lehine olan bölümünden
(maddî hukuk sözleşmesi kısmından) yararlanırken, sözleşmenin
aleyhine olan kısmından (tahkim sözleşmesinden) muaf tutulmaması
gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Örneğin, Am. Bureau of Shipping
v. Tencara Shipyard davasında, bir grup yatırımcı, ayıplı çıkan yatlardan
dolayı, yat inşa şirketine karşı dava açmıştır. Dava konusundaki talepler
ise yat sınıflandırma kuruluşu ve yat inşaat şirketi arasındaki maddî
hukuk sözleşmesine ilişkindir. Mahkeme bu davada yatırımcıların tahkim
anlaşmasının tarafı olmamalarına rağmen, sözleşmeden doğrudan
yararlanan kişiler olmaları sebebiyle, yat sınıflandırma kuruluşu ve
yat üreticisi arasındaki tahkim şartıyla da bağlı olmaları gerektiğine
karar vermiştir. Çünkü bu davada denize elverişlilik sertifikası veren
sınıflandırma şirketi ile yat üreticisi arasındaki sözleşme sayesinde,
yatırımcılar sigorta için daha düşük tutar ödemiştir. Tahkim koşulunun
asıl sözleşmeden bağımsız olması, üçüncü kişi için tahkim koşulunu
geçerli hâle getirmek bakımından engel oluşturmaz. Zira tahkim
koşulunun asıl sözleşmeden bağımsızlığı esas olarak, asıl sözleşmenin
bağımsız olması hâlinde tahkim koşulunun da kendiliğinden geçersiz
kılınmaması için kabul edilmiştir. Arbitration contract is subject to the principle of contract’s relativity
and therefore, arbitration contract only binds the parties of the
contract and their collective and partial successors. In principle, an
arbitration contract cannot be made in a way that binds third parties.
The renunciation of the right to apply to a state court through the
conclusion of an arbitration contract is a result of the party autonomy.
The arbitration contract made by the parties with reference to the
arbitration clause contained in another agreement is binding. The
arbitration agreement should be extended to the third party, if they
implicitly consented to it with their behavior in light of good faith.
It should be recognized that a third party who obtains an interest on
their own behalf is aware of the existence of the arbitration clause in the
contract, and has the right specified in the terms of the original contract.
Therefore, it is incompatible with good faith if a third party claims that
the form requirement has not been fulfilled in terms of the arbitration
clause in the original contract and argues that he/she is not bound by
the arbitration clause. In German, Swiss and French law and ICC practice,
the extension of the arbitration clause stipulated in the contracts made
for the benefit of a third party to the third party benefiting from the
contract is accepted. In the Turkish law, the same issue is controversial
in doctrine and jurisdiction. Pursuant to the quitable estoppel doctrin in
US law, a person who benefits from a substantive law contract containing
an arbitration clause must also be bound by the arbitration clause in
this contract. Equitable estoppel doctrin bases upon the thought that
the plaintiff must not be exempted from the the part of the contract
that is against him/her (arbitration contract) while benefitting from
the part of the contract that is on behalf of him/her (substantive law
contract). For instance, in Am. Bureau of Shipping v. Tencara Shipyard
case, a group of investors filed a lawsuit against the yacht building
company because of the defective yachts. The claims in the case were
related to the substantive law contract between the yacht classification
organization and the yacht building company. In this case, although the
investors were not a party to the arbitration contract, the court decided
that they should also be bound by the arbitration clause between the
yacht classification institution and the yacht manufacturer since they are
the direct beneficiaries of the contract. Because thanks to the agreement between the yacht classification institution and the yacht manufacturer
that gave the seaworthiness certificate, investors paid lower amounts
for insurance. The fact that the arbitration clause is independent of the
original contract does not constitute an obstacle in terms of making the
arbitration clause valid for the third party. Because the independence
of the arbitration clause from the original contract has been accepted
mainly so that the arbitration clause will not be invalidated by itself if the
original contract is independent.
Source
Uluslararası Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk KongresiCollections
Related items
Showing items related by title, author, creator and subject.
-
1982 Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ışığında bağımsız ve tarafsız mahkemeye erişim hakkı bağlamında tahkim
Akbulut, Lütfullah Yasin (Türk-Alman Üniversitesi, 2020)Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı altında bağımsız ve tarafsız mahkemeye erişim hakkı bulunmaktadır. 1982 Anayasası da Sözleşmeyle benzer korumaları sağlayan mekanizmaları ... -
Mahkemeye-tahkime başvurmadan önce sigorta şirketine başvuru zorunluluğunda sunulacak belgelerin (özellikle sağlık kurulu raporu) dava şartı ve temerrüt ile ilişkisi
Seven, Vural (Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022)İyiniyet ve azami güvene dayanan sigorta ilişkilerinde sigortacının, somut olayın özelliklerine göre sorumluluğunu belirleyebilmesi için gerekli olan belge ve bilgiye ihtiyacı vardır (Bkz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ...