The impact of the European Convention on Human Rights on the legal order of Turkey: achievements and problems
Abstract
The European Convention on Human Rights (ECHR/the Convention) is an effective legal supervision system that has made significant contributions to the improvement of human rights in the Member States of the Council of Europe. Turkey became party to the ECHR back in 1954, although it can be said that the effects of the Convention on the legal order in Turkey were seen only after the recognition of the jurisdiction of the European Court of Human Rights (ECtHR) in 1990. In this study, the effect of the Convention and the ECtHR case law that birthed the Convention on the judicial decisions and legislation in Turkey is examined. In this review, the transformative effect of ECtHR case law on the judicial decisions in Turkey is assessed, along with the constitutional and legal reforms carried to bring the country in line with the ECtHR. It is stressed that two constitutional amendments were of particular importance in this interaction process, the first of which prioritized the ECHR before the laws in 2004, and the second that gave individuals the right to submit individual applications to the Constitutional Court in 2012. That the reforms carried out on the legal platform and the action plan adopted in 2014 failed to establish full compliance with the ECtHR case law is one of the main conclusions reached in this study. Etkili bir hukuki denetim sistemine sahip olan İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS/Sözleşme), Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerde insan hakları standartlarının gelişimine önemli katkılar sunmuştur. Türkiye İHAS’a 1954 yılı gibi çok erken bir tarihte taraf olmuştur. Fakat Sözleşme’nin Türkiye’nin hukuk düzeni üzerindeki etkisinin, 1990 yılında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin (İHAM) yargı yetkisinin tanınması ile belirgin bir hal aldığı söylenebilir. Bu çalışmada, Sözleşme’nin ve Sözleşme’yi somutlaştıran İHAM içtihadının, Türkiye’deki yargı kararları ve mevzuat üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu incelemede bir yandan İHAM içtihadının Türkiye’deki yargı kararları üzerindeki dönüştürücü işlevi, diğer yandan İHAM içtihadı doğrultusunda gerçekleştirilen anayasal ve yasal reformlar değerlendirilmiştir. Bu etkileşim sürecinde iki anayasa değişikliğinin özel önemi olduğu vurgulanmıştır. Bu anayasa değişikliklerinden ilki, 2004 yılında İHAS’a kanunlar karşısında öncelik tanınması; ikincisi ise 2012 yılında bireylere, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma imkânı getirilmesidir. Hukuki düzlemde gerçekleştirilen reformların ve 2014 yılında kabul edilen eylem planının, uygulamada İHAM içtihadı ile tam anlamıyla bir uyumu sağlamakta yeterli olmadığı, bu çalışma kapsamında ulaşılan temel sonuçlardan biri olmuştur.