dc.description.abstract | Mahkeme önüne gelebilecek tüm uyuşmazlıkların halli bakımından önem taşıyan her hususun, önceden öngörülmek suretiyle soyut bir kurala bağlanması, Kıta Avrupası hukuk sistemini benimsemiş ülkeler açısından dahi beklenebilecek ve önerilecek bir durum değildir. Buna her şeyden evvel sosyal olayların çeşitliliği ve dinamikliği izin vermez. Kaldı ki hukuku bütünüyle donduracak böyle bir durum şayanı tavsiye de değildir. Bu noktada yargı kararlarının Kıta Avrupası hukuk sisteminde hukukun yardımcı kaynağı olmaklığı ön plana çıkar. Şöyle ki, somut bir hayat olayına uygulanacak hukuk kuralının mevcut bulunmayışı ve bu eksikliğin giderilmesi için kanun koyucunun harekete geçmesinin söz konusu olmadığı durum-larda kendisi bir kural koymak durumunda olan hâkim, bilimsel görüşler yanında, yargı kararlarından da yararlanır. Asıl önemlisi ise mevcut soyut hukuk kurallarının anlamlandırılarak somut olaya uygulanmasında yargı kararlarına ihtiyaç duyul-masıdır. Nihayet soyut hukuk kurallarının benzer olaylarda aynı şekilde uygulanmasının sağlanabilmesi bakımından özellikle içtihat niteliğindeki yargı kararları vazgeçilmez bir konumda yer alırlar. Bu aynı zamanda hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkelerinin de bir gereği olması itibariyle de önemlidir.
Öte yandan yargı kararlarını, soyut hukuk kuralının somutlaşmış hali olarak nitelendirmek kanımızca yanlış olmayacaktır. Her ne kadar Türk hukukunun da içinde yer aldığı Kıta Avrupası hukuk sisteminde kural, yargı kararlarının hukukun birincil değil, ancak ikincil kaynağı olması ise de bu durum yargı kararlarının uygu-lamada daha az önemsenmesini gerektirmez. Hele söz konusu olan bir yüksek mahkeme kararı ise ve bu kararın bir içtihat olarak nitelendirilebilmesi mümkünse, o artık bir “emsal karar” olmanın ötesinde, soyut kanun hükmünün uygulamada nasıl anlaşıldığını göstermesi itibariyle, bazen ilgili hükmün soyut anlamının dahi ötesinde pratik bir önem kazanır.
Yargı kararlarının önemi, sigorta tahkimi uygulamasında, diğer alanlara kı-yasla daha belirgindir. Zira bir taraftan usule ilişkin kurallar açısından yaşanan belirsizlik, diğer taraftan maddi sigorta hukukunun uygulanması sadedinde ortaya çıkan olaylardaki çeşitlilik, uygulayıcıları zaman zaman tereddüde düşürmektedir. Bunun yanında mevcut kuralların benzer olaylarda aynı şekilde anlamlandırılması ve yeknesak olarak uygulanması ihtiyacı, neredeyse her somut olayda kendini gösterir.
Bu bağlamda Yargıtay kararları özel bir önemi haizdir. Zira ilk derecesini sigor-ta hakemlerinin, ikinci (bir tür istinaf) aşamasını ise itiraz hakemlerinin oluşturduğu sigorta tahkiminde, kararlarının takibinin daha kolay olması, içtihatlarının ağırlığı-nın ve bağlayıcı görülme hissinin fiilen daha yaygın ve daha güçlü olması, Yargıtay içtihatlarını daha önemli kılan sebeplerden bazılarıdır.
“Karar derlemesi” niteliğindeki çalışmamızın halihazır haliyle yayınlanması-na, bu düşüncelerin yön verdiğini belirtmek isteriz. Bu çerçevede sigorta tahkimine ilişkin olarak Yargıtay’ın ilgili dairelerince son yıllarda verilmiş yaklaşık üç bin karar tek tek incelenerek, bunlar arasından, yukarıdaki açıklamalarımıza paralel düşen ve emsal değeri taşıyan 298 adet karar tespit edilmiştir. Seçilen bu kararlar önce anonimleştirilmek suretiyle kişisel verilerden arındırılmış; bilahare metin, olayın/sorunun ve Yargıtay’ın çözümünün ne olduğunun anlaşılmasına yetecek kadar kısaltılmaya gayret edilmiştir. Sıralama önce usul hukuku, daha sonra ise maddi sigorta hukuku şeklinde belirlenmiş; her iki kısım da konu başlıklarına göre sınıf-landırılmıştır. Kararlardan bir kısmının konu ve benimsenen görüş itibariyle büyük ölçüde benzerlik taşıdığı hallerde bunlardan sadece bir veya iki tanesine yer verilmiştir. Usule ilişkin kararların sıralamasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun sistematiği esas alınmış; maddi sigorta hukukuna ilişkin kararların sistematize edil-mesinde ise büyük ölçüde Türk Ticaret Kanunu’nun Altıncı Kitabı ile paralellik kurulmaya gayret edilmiştir. | en_US |