Sosyoloji Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Rezil kedilerin yaşamı veya barınakların doğuşu: Almanya örneği(2024) Alnıaçık Özyer, Eylül TuğçeAlthough it is not conventional for non-human beings to be included in historical narratives, their traces can be found in existing assemblages. Non-human beings are subject to similar dynamics of violence, care, or power relations. This study explores the difficult question of which beings are allowed to live in public spaces through the relationship established with cats during the German Empire. The simultaneous but different degrees of violence and care applied to domestic animals during this period, which coincided with the development of animal protection literature and practices, led to their exclusion from public spaces. Based on archival research at the Geheimes Staatsarchiv Preußischer Kulturbesitz (GStA PK), the process of collecting cats from the streets and killing them will be analyzed in the context of bio- and necropolitical apparatuses, environmentalist discourse, and the "Great Confinement".Öğe Çalışmanın yapay zekayla dönüşümüne dair anlatılar: Gelecek sosyolojisi çerçevesinde bir inceleme(2024) Anlam, Filiz; Voyvoda Keskin, NeşeBu makalenin amacı yapay zekâyla beraber çalışmanın dönüşümüne dair küresel alanda oluşturulan gelecek tahayyüllerini incelemektir. Makale bu incelemeyi Türkiye’de sosyolojinin bir alt alanı olarak henüz varlık göstermeyen gelecek sosyolojisi çerçevesinde yaparak alana katkı sağlar. Böylece Türkiye sosyolojisine hem yapay zekâ ve çalışma hayatının dönüşümü konularında uluslararası düzeyde yapılan araştırmaları hem de gelecek sosyolojisi alanını tanıtmayı hedefler. Bu sayede, yapay zekâ konusunda son zamanlarda oluşmaya başlayan literatüre katkı yapmayı hem de Türkiye sosyolojisinde gelecek sosyolojisine bir giriş niteliği sağlamayı amaçlar. Makalede küresel kurumların raporlarında yapay zekânın çalışma hayatına gelecekte getireceği değişikliklerin nasıl tartışıldığı incelenecek, bu bağlamda iş gücünün dönüşümü üzerine oluşturulan gelecek tahayyülleri gelecek sosyolojisi literatürü çerçevesinde değerlendirilecektir. Bunun için küresel alanda yapay zekâ konusunda söylem yaratma gücü olan üç kurum ve grup seçilmiştir. Bunlar, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ev sahipliğinde çalışmalar yürüten ve farklı alanlardan uzmanlardan oluşan Yapay Zekâ Küresel Ortaklığı (GPAI)’dır. Makalenin kullandığı metodolojik yaklaşım küresel kurumlar tarafından oluşturulan gelecek senaryosu çalışmalarını metin analizi yoluyla yapısöküme uğratmaktır.Öğe Almanya’da yüksek nitelikli göçmenlerin gündelik hayat deneyimleri ve baş etme süreçleri(Nika Yayınevi, 2024) Ağca Varoğlu, Fatma GüzinAlmanya’da Türkiye kökenli göçmenlere yönelik olumsuz tutumlar, toplumda kurulan ilişkileri zedelemekte ve yükselen gündelik hayat ayrımcılığının temelini teşkil etmektedir. Türkiye-Almanya arası göç dalgalarından birini de akademik kaygılarla göç eden doktora öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında, Berlin’e doktora eğitimleri için gitmiş ve sahip oldukları sosyal-kültürel sermaye ile yüksek nitelikli göçmen statüsünde kabul edilebilecek 10 katılımcı ile yarı yapılandırılmış mülakat yapılarak, öğrencilerin gündelik hayat deneyimleri ve bu doğrultuda geçirdikleri baş etme süreçleri nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Bu doktora öğrencileri, kendilerine özgü göç amaç ve koşulları ile Almanya’nın en büyük azınlığını oluşturan diğer göçmen kuşaklardan farklılaşmaktadırlar. Bütün bu farklılaşmaya rağmen gündelik hayat deneyimlerinin, algıladıkları kalıp yargıların azınlık toplumunun üyeleri ile benzerlikler gösterdiği gözlemlenmektedir. Öte yandan baş etme süreçleri göz önüne alınırsa onlardan ayrışmaktadırlar. Bu aktörlerin deneyimleri, algıladıkları kalıp yargılarla geliştirdikleri taktikleri ve bu bağlamda kendisini gösteren aidiyet süreçleri makalenin ana sorunsalını oluşturmaktadır.Öğe Farklı ve sürekli: Uexküll’ün Umwelt'ine gezintiler(2022) Alnıaçık Özyer, Eylül TuğçeSon dönemlerde sosyal bilimlerde insandışı varlıklara yönelik ilginin artması ile bu varlıkların nasıl ele alınabileceğine dair önemli soru ve sorunlar öne çıkmaya başlamıştır. İnsanı muhtelif özellikleri ile ayrıcalıklı bir pozisyona yerleştirip, diğer varlıkları insana nispetle değerlendirmek kapsamlı ve derinlemesine analizlerin ihtimalini düşürürken, (var) oluşlar arasındaki farklılıkları da göz ardı eder. Bu bağlamda dikkat çeken öncelikli hususlardan biri insandan farklı olan canlılar dünyasına dair tasavvur ve tefekkürde kopukluklar ve süreksizlikler olmayan bir zemin tesis edebilmektir. Geçtiğimiz on yıllarda (Türkçe yazın da dâhil) karşımıza yeniden çıkmaya başlayan biyolog Jakob von Uexküll’ün canlıları kendi öznel koşulları dolayımıyla yarattıkları anlam, etkileşim ve birliktelik ile değerlendiren çalışmaları söz konusu ihtiyaçlara teorik ve kavramsal çerçevede karşılık verebilir. Bu çalışmada Uexküll’ün umwelt (ortam, çevre, çevreleyen dünya) kavramı etrafında şekillendirdiği yaklaşımına, kavramları kullanım biçim ve yerlerine yer verilmiş, daha açıklayıcı olması amacıyla Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin Uexküll’e dair yorum ve temaslarına değinilmiştir. Ayrıca Deleuze ve Guattari’nin etolojiyi yeni bir tür etik olarak yorumlamaları, Uexküll’ün etolojiyi mümkün kılan isimlerden biri olarak anılması ile paralel olarak ayrı bir katman daha eklemektedir. Bu bağlamda çalışmanın öncelikli amacı canlıların farklılıklarını gözeterek, bu farkları herhangi bir normatif veçheye büründürmeyen yaklaşım edinebilmektir. Bu sayede insanın diğer canlılar ile birlikteliğine dair yöntemsel tutarsızlık veya süreksizliklerin önüne geçilebilir.Öğe Birey olarak hidrokarbon(Teorik Bakış, 2022) Alnıaçık Özyer, Eylül TuğçeBruno Latour, 1989 yılını mucizevi bir yıl olarak anar. 3 Berlin Duvarı’nın yıkılışının ardından sona eren iki kutuplu dünyanın sömürü ve tahakkümün bertaraf edilmesiyle dengeye kavuşaca- ğının “müjdesi”, aynı yıl Paris, Amsterdam ve Londra gibi met- ropollerde gerçekleştirilen iklim konferanslarıyla sekteye uğrar. 4 Bugün artık oldukça alışkın hale geldiğimiz kriz sözcüğünün ik- lim ve ekoloji bağlamında kullanımının ilk işaretlerine rastlanan bu konferansların temel dayanaklarından biri hiç kuşkusuz hızla gelişen, görece yeni bir bilimsel saha olan iklimbilimdir.Öğe Yanıt verebilirlik(Kapadokya Üniversitesi Yayınları, 2023) Alnıaçık Özyer, Eylül Tuğçe; Şen, Merve[Özet yok]Öğe Hayvan ve insan dünyalarında keşif gezileri(Norgunk, 2023) Uexküll, Jakob Von; Alnıaçık Özyer, Eylül TuğçeJakob von UexküllDizginlenemez bir Kant hayranı olan Uexküll’ün çalışmalarında dikkat çeken hususlardan biri yeni kavramlar yaratmaya ve mevcut olanları eğip bükmeye olan tutkusudur. Uexküll için biyoloji hayatın bilimidir ve bu sebeple canlıların anlamlar dünyasını hakkıyla ifade edecek kavramsallaştırmalara ihtiyaç kaçınılmazdır. Elinizdeki bu kitap da bu ihtiyaçları karşılama gayreti taşıyor. Uexküll bu faaliyeti bir oyun gibi icra eder. Birçok kavram çifti işe koşulmuşsa da anlamın oluşmasında öne çıktığını düşündüğü algılamak [merken] ve etki etmek [wirken] faaliyetleri üzerine kurulu bir kavrayış inşa eder. Bu kavramların belki de en önemlisi “umwelt”tir. Basit bir çevre anlamından uzaklaştırılarak, organizmaların öznel semiyotik dünyalarını ifade etmek için kullanılan kavramın tercümesinde bir mutabakat söz konusu değildir. Birçok dünya türünden biri olduğunu imleyebilmek ve farklı döngülerin tertibatındaki pozisyonunu vurgulayabilmek için kavramı “çevreleyen-dünya” ile karşılamayı tercih ettik. Ancak kavramın anglofon biyosemiyotik camiada çoğunlukla “umwelt” olarak, yani Almanca orijinaliyle kullanıldığını ve bu kavramın Uexküll ile yepyeni bir anlam kazandığını akılda tutmak iyi olacaktır. (Çevirmenin Notu'ndan)Kısacası sorduğumuz soru şudur: Kene makine midir yoksa makinist mi? Sadece bir nesne midir, yoksa özne mi?Fizyoloji kenenin bir makine olduğunu ilan edecek ve merkezi sinir sisteminde bir kumanda aygıtı aracılığıyla birbirine bağlı reseptörlerin, yani duyu organlarının, ve efektörlerin, yani edimsel uzuvların, kene üzerinde ayırt edilebileceğini söyleyecektir. O tamamen bir makinedir; makinistin esamesi okunmaz.“Hata yapılan yer tam olarak burasıdır” diye cevaplayacaktır biyolog, “kenenin vücudunun tek bir parçası bile makine özelliği taşımaz, aksine makinistler her tarafta etkin haldedir.Öğe Şaki'nin öğrettikleri: Anlamlar, sınırlar, dünyalar(Tellekt, 2022) Alnıaçık Özyer, Eylül Tuğçe[Özet yok]Öğe Le travail comme expérience de la sérialité : tracer la souffrance au travail en Turquie(Editions Hermann, 2022) Yılmaz Deniz, AyçaCet article vise à révéler les expériences particulières au travail, vécues comme des frustrations profondes et des souffrances par les individus mobilisés dans des « plateformes de résistance ». Il s’agit des expériences de sérialité vécues tout contrairement à la libre expression de la subjectivité et de l’autonomie individuelle qu’ils espèrent tirer du travail. L’article se focalise sur cette expérience contradictoire entre la mobilisation de la subjectivité au travail et l’expérience de sérialité des individus qui se manifeste plus particulièrement par des vécus de l’aliénation et de la non-reconnaissance au travail en tant que sujet. Ces expériences de sérialité constituent les raisons principales de la mobilisation. Celle-ci est née à la suite des licenciements d’un groupe d’ingénieurs d’IBM Turquie à Istanbul, juste au début de la crise de 2008 en raison de leur demande de syndicalisation contre la perte des droits sociaux. Ces licenciements étaient un choc pour les ingénieurs du monde de technologie informatique en Turquie, parce qu’ils constituaient une rupture dans leurs vies personnelle et professionnelle, une rupture entre le discours de subjectivation par un travail intellectuel et l’expérience de désubjectivation. Les ingénieurs licenciés ont fondé en 2008 une plateforme qui s’appelle « Plateforme Plaza-Action ». En 2013, deux autres plateformes se sont fondées : « Fuis et viens chez nous » et « Ouvriers en cols blancs ». Les plateformes sont composées par des travailleurs salariés et non salariés (free-lance, entrepreneurs classiques et personnes qui exercent une profession libérale mais ayant déjà eu une expérience de travail salarié) possédant divers professions et métiers, ainsi que par des chômeurs, et qui se sont mobilisés ensemble sous forme de réseaux sociaux…Öğe Yabancılaşma ve özgürlük kavramları ekseninde mills’in beyaz yaka çözümlemesi(2022) Yılmaz Deniz, Ayça[Özet yok]Öğe Duygular sosyolojisi:Sosyolojide duyguların izini sürmek(Paradigma Akademi Yayınları, 2022) Anlam, Filiz[Özet yok]Öğe Ambivalent presents, open futures: Affective constructions of the future among highly qualified Turkish migrants in Germany(2024) Anlam, FilizTurkish migrant professionals in Germany are valued as highly skilled individuals. They describe their lives in Germany mostly in positive terms. Their social, cultural and mobility capital enables them to imagine the future as including favourable circumstances for them such as exciting job opportunities. At the same time, heightened anti-migrant discourses and uncertainties about the future create potential risks. By bringing together the sociological literatures on ambivalence and the future, I analyse how highly skilled Turkish migrants make projections about their future in Germany under this ambivalent atmosphere. Based on interviews conducted with 29 highly qualified Turkish migrants in Germany in 2022, the article identifies openness as an affective mechanism, which can be deployed both to embrace opportunities and navigate instabilities that might emerge in the future.Öğe Türkiye’de hemşehri dernekleri: Bir literatür değerlendirmesi(TDE Yayınları, 2021) Fidan, Rukiyye Zinnur; Turan, Tüylüoğlu Büşra; Kurt Çalışkan, Kübra; Ekinci, Melike Halide; Menekşeoğlu, Adem; Akkaya, Muhammet; Akgün, Dilara; Güler, Esra Emine[Özet yok]Öğe Bir dizisellik deneyimi olarak çalışma: Türkiye'de çalışma acısının izini sürmek(2023) Yılmaz Deniz, Ayça; Yılmaz Deniz, AyçaThis article focuses on the experiences of a highly educated young adult group, who expect to be able to exist in working life with their own subjectivity and to express themselves autonomously, but live in reality an experience of desubjectivation, and how they try to make sense of the contradictions they experience by organizing around certain platforms. Contrary to their expectations, working life for this highly educated group does not offer a democratic experience where individuals can freely express their opinions. The workplace paradoxically oscillates between a democratic organization and an authoritarian organizational scheme. For these employees, work is first experienced in the form of alienation, which is experienced as instrumentalization, loss of meaning and ethical pain. Secondly, it is an experience of not being recognized, in which they are not accepted as subjects.Öğe Verticalities in comparison: Debates on high-rise construction in Izmir and Istanbul(2023) Anlam, FilizLarge-scale high-rise architecture projects have been central to the rise of the construction industry in Turkey in recent years. This vertical escalation, however, has not been received without dissidence. Scholars, activists, journalists and officials with different viewpoints have participated in media debates regarding the reasons and consequences of this transformation. In these discussions, stakeholders have raised various environmental, cultural and ethical concerns that the vertical organisation of cities generate. Focussing on juxtapositions of Izmir and Istanbul in debates on urban verticality in the city of Izmir, Turkey’s third most populated city, the paper examines how such comparisons with Istanbul, where the recent urban neoliberal transformation is experienced most intensely, have been mobilised to oppose vertical expansion. The paper argues that as a result of the recent centralisation of the Turkish economy around construction, the hyper-visibility of skyscrapers and the concentration of the urban transformation generated by the Turkish construction industry in Istanbul, skyscrapers have become materialised symbols of Istanbul’s integration into global capitalism, neoliberal urbanisation, and the difference between Istanbul and other urban centres in Turkey. This example establishes urban verticality as a discursive axis at which urban centres outside of the Global North establish their difference from each other.Öğe Kapıları aralamak: Yükseköğretimdeki göçmen ve yerel gençlerin sosyal uyum sürecinde Erasmus+ gençlik değişimlerinin rolü(2023) Ağca Varoğlu, Fatma Güzin; Gülerce, Hakan; Gülerce, RukiyeErasmus+ Gençlik Değişimleri (E+GD) projeleri Avrupa Birliği tarafından gençlerin sosyal katılımının güçlendirilmesi ve çeşitli anahtar yeterlilikler geliştirebilmeleri amacıyla desteklenmektedir. Her yıl Türkiye’den binlerce genç hem yurt içinde hem de yurt dışında E+GD projelerine katılmaktadır. Özellikle son yıllarda hızlı bir artış gösteren göçmen öğrenci nüfusuyla birlikte farklı kültürlerden gençlerin sosyal uyum süreçleri odak konusu olmuştur. Araştırmanın amacı, Harran Üniversitesinde gerçekleşen E+GD projelerinin kazanımlarının imkânı kısıtlı göçmen ve yerel gençlerin sosyal uyum süreçlerine etkisinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu bağlamda gençlerin imkân kısıtlılık algıları, projelere katılma motivasyonları, proje sonrası kazanımları ve gelişimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılan araştırmada projelere katılan 16 genç ile görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmelerden elde edilen veriler betimsel analize tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre, sosyal hayata dâhil olma ve kişisel yeterliliklerini geliştirme noktasında projelerin gençlerin hayatlarında önemli değişimlere yol açtığı ve onlara yeni ufuklar açtığı görülmüştür. Öte yandan projelere katılma motivasyonları ve kazanımları açısından gençlerin deneyimlerinin farklı katmanlarda kesişimsel olduğu çalışmanın önemli bulgularından biridir. Bununla birlikte bu çalışma E+GD projelerinin göçmen ve yerel gençlerin sosyal uyumunun güçlendirilmesi ve birlikte yaşama kültürünün inşasındaki önemini ortaya koymaktadır.Öğe “Kapımızdaki Çocuklar”: Dönme dolap’tan çocuk coğrafyalarına bakış(2023) Ağca Varoğlu, Fatma Güzin; Yılmaz, SabanurDönme Dolap farklı coğrafyalardaki iki farklı çocukluk deneyimi üzerinden bir göç yolculuğunun yankılarını ele alan resimli bir kitaptır. Bu çalışmada Dönme Dolap göstergebilimsel analize tabi tutularak göçmenlere yönelik „Kapımızdaki Yabancılar“ tartışmasına atıfla çocuk coğrafyalarının eleştirel bir değerlendirilmesi yapılacaktır. Tülin Kozikoğlu’nun kaleme aldığı Hüseyin Sönmezay’ın resimlediği eser bu çalışmanın analiz nesnesidir. Gündelik hayatın mekânsal pratiği yerinden edilmiş çocuklar üzerine düşünme imkânı vermektedir. Çalışmada çocuk coğrafyaları tartışmasından hareketle zorunlu göçün yola çıkış, yol ve varış noktası olan genellenebilir üç aşamasıyla paralel üç farklı mekânsal görüngüsü tespit edilmiştir. Bunlar ev, kentsel mekân, karşılaşma mekânlarıdır. Çalışmanın alana çocuk edebiyatı ve çocuk coğrafyaları ilişkisini kurması ve göç olgusuna çocuk deneyimi üzerinden yaklaşması sebebiyle katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Semiocide and wasteocene in the making: The case of Adana landfill(Springer, 2024) Alnıaçık Özyer, Eylül Tuğçe; Çavuş Peksöz, RumeysaIn this article, in an attempt to analyze the crisis caused by the images of imported plastic waste, we consider the relationship between waste and its meaning in the case of geographical dislocation and de- and re-contextualization processes. Our analysis is guided by two recent concepts: The Wasteocene and semiocide. While the Wasteocene clarifies the signifying mechanisms of this period, semiocide allows us to understand which signs, under what conditions, are rendered invisible or disregardable. In coining the concept of semiocide, Ivar Puura emphasized two key features of the phenomenon. Following this distinction, which is based on (un) intentionality, semiocide refers either to a fully conscious, perhaps even hostile, attempt to destroy a semiotic configuration, or to a completely nonconscious, unaware process in which the unawareness itself is the source of the destruction. Although a more cultural approach dominates in Puura’s assertion of the concept, the concept is applicable to human classification, interpretation and transformation of nature (Maran, 2013; Tønnessen et al., 2015). Focusing on the case of Adana as a recent example of a global waste crisis, our aim is to provide a (bio)semiotic framework for assessing how and under what conditions plastic materials become arbiters of environmental and political crises. With heaps of plastic garbage with foreign names on them, the discourse of recycling, restricted media coverage, public indignation, the struggles of environmentalist organizations, and the encounter of different spatio-temporalities, our study aims to convey an impoverished narrative of a city in the south of Türkiye.Öğe The labor of the good: sustaining Berlin's temporal infrastructure in Turkish-run corner shops(Nomos Verlagsgesellschaft, 2022) Filiz, AnlamBerlin's spoils (businesses that are similar to corner shops and open late hours and on Sundays) provide their customers with temporal flexibility. Amidst globally-rising xenophobic sentiments, Turkish owners and workers of these shops utilize this temporal quality and organize their work to accommodate the temporal needs of their diverse customers. They synchronize with the life of their neighborhoods and engage in speedy transactions. This temporal arrangement provides a powerful lens to consider how minorities' labor forms the temporal infrastructure of their cities and make minorities vital for their countries. Whereas this case might appear as an example of good things happening m the midst of today's overwhelming negativity, the article encourages research into the labor behind such "good things." Thus, the essay adds to the "anthropology of the good" by showing that things that appear to be "good" might necessitate certain forms of labor, in this case, that of minorities.