Yazar "Oehler, Karl-Heinz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Das gesetz zur einführung eines anspruchs auf hinterbliebenengeld(Türk-Alman Üniversitesi, 2019) Oehler, Karl-HeinzTemmuz 2017'de Alman Federal Parlamentosu'nun "Geride kalan kişilere" ödenecek tazminatla ilgili kabul ettiği yasaya göre: Bir kişinin ölümünden kusurlu veya kusursuz bir şekilde sorumlu olan diğer bir kişi, bu kişinin yakınlarına, duydukları manevi elem ve ıstırap sebebiyle uygun miktarda tazminat ödemek zorundadır. Söz konusu kanunla getirilen hükümler ilk bakışta oldukça sıradan gözükmektedir. Kaza veya cezai bir fiil sonucu ölen kişinin yakınları, uğradıkları maddi zararları (cenaze giderleri, vs.) geleneksel Alman haksız fiil hukukuna göre eskiden beri zaten tümüyle tazmin edebilmektedir. Halbuki Alman Medeni Kanunu'nda (BGB) ölen kişinin yakınlarının ölüm sebebiyle çektikleri acı ve ıstırap için manevi bir tazminat öngörülmüş değildi. Bu kısıtlayıcı düzenleme, yaşam hakkına ve bu hakkın taşıdığı değer bir saygısızlık olduğu gerekçesiyle yoğun bir şekilde eleştirilmekte, öldürülen bir bisiklet sürücüsünün zarar gören bisikletinin karşılığını alabilen ailesinin, çocuklarının ölümü sebebiyle yaşadıkları acının karşılığında hiçbir şey alamıyor olmaları tutarsız bulunmaktaydı. Ölüm halinde manevi tazminatı acımasızca reddeden Alman hukuk sistemi Avrupa'da bu haliyle neredeyse tekti ve bu da Alman sisteminin yaklaşımına karşı eleştirileri artırıyordu. Yeni kabul edilen söz konusu bu eleştiriler dikkate alınmış, ölen kişiyle belirli bir yakınlık derecesine sahip kişilerin, ölüm sebebiyle duydukları elemin karşılığını tazminat olarak alabilmelerinin önü açılmıştır. Ayrıca bu yasaya göre, bahsedilen tazminatın koşullarının oluşabilmesi için ölüme sebep olan kişinin mutlaka kusurlu olması gerekmeyip, kusursuz sorumluluk hallerinde de ölenin yakınlarına manevi tazminat ödenmektedir. Ancak, Havacılık Kanunu'ndan doğanlar hariç olmak üzere bu kanun hükümleri sözleşme dışı sorumluluk hallerine özgüdür. Kanun'da manevi tazminatın miktarını belirlemeye yönelik bir çerçeve çizilmemiştir, bu yöntem birçok kıta Avrupa'sı ülkesinin de benimsediği yöntemdir. Ne var ki manevi tazminat miktarını belirleme yetkisinin bütünüyle mahkemelere bırakmak da sorunludur. Bu Kanun hızlı ve rahat bir şekilde yasalaştı. Alman Parlamentosu'nun Hukuk İşleri Komitesi'ndeki görüşmeler esnasında birçok uzman benzer eski endişeleri dile getirse de tasarı, oy birliğiyle ve sıkıntısızca Komite tarafından kabul edildi. Sorumluluk hukuku alanında sıkça görüldüğü üzere modası geçmiş prensipleri uygulamadan kaldıran bu kez mahkemeler değil, yetkileri dahilinde hareket eden kanun koyucu olmuştur. Bu prensiplerin çok uzun yıllar hüküm sürdüğü düşünüldüğünde, bunların bu kadar sessiz bir şekilde ortadan kaldırılması ise ayrıca şaşırtıcıdır.