Yazar "Kunig, Philip" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alman kamu hukukunda ölçülülük ilkesi(Türk-Alman Üniversitesi, 2019) Kunig, PhilipÖlçülülük ilkesi, Alman hukuk literatüründe pek çok hukukçuya göre, Alman kamu hukukunun en önemli ve en değerli kazanımlarından biridir. Fakat buna şüpheci yaklaşanlar da bulunmakta ve ilke bir yumuşatıcı olarak yaftalanmaktadır. Yumuşatıcı kavramının tam anlamıyla Japonca’ya çevrilebileceğinden emin değilim. Yumuşatıcı, günlük hayatta temizlik malzemeleri bağlamında kullanılan bir kavramdır. Yumuşatmak; inceltmek ve bununla birlikte sonunda çözmek anlamına gelmektedir. Bu bağlamda ölçülülük ilkesi onu eleştirenler tarafından hukuk güvenliği ve hukuk düzeninin güvenilirliği için tehdit olarak görülmektedir. Zira bir devlet müdahalesinin ölçülülüğüne dair denetimde birbirinden oldukça farklı sonuçlar ortaya çıkabilmekte, yani söz konusu müdahalenin ölçülü olup olmadığı, buna dair karar verenin, en nihayetinde bağlayıcı hükmü kurmakla yükümlü olanın değerlendirmelerine bağlı olmaktadır. Ölçülülük ilkesi, söylendiği üzere gerçekten de hukuk güvenliği ve hukukun güvenilirliğine yönelik tehlikelere yol açıyorsa, bu durumda hukuk düzeninin, hukuk devleti ilkesinin çekirdeğinde yer alan nitelikleri de etkileniyor demektir. Fakat diğer yandan – başlangıçta da söylendiği üzere – ilke bir hukuk devleti sisteminin en değerli kazanımlarından biri olarak da kabul edilmektedir. (Girişten)Öğe Özgürlük ve Güvenlik(T.C. ANAYASA MAHKEMESİ, 2017) Kunig, Philip; Vardar, ÇiğdemÖzgürlük, benim için felsefi ya da psikolojik değil, bir bireye ya da topluluğa ait tüm hakların bütününü ifade eden hukuki bir kavramdır; ki söz konusu hakların bir kısmı, insan onuru, yaşam hakkı, bireyin aile ya da meslek içi gelişimi veya kendini bireysel ya da toplum içinde politik ve dini olarak ifade edebilmesi gibi doğrudan insani varoluşa ilişkindir. Fransız Devrimi bağlamında ya da 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiyle şekillendirilmiş bu hukuki tasarımda temel koşul, doğumdan ölüme kadar tüm insanların söz konusu özgürlüklere eşit bir biçimde sahip olmasıdır. Dolayısıyla, özgürlüklerin kullanımına dair eşitsizlikler her ne kadar fiili bir durum olarak ortaya çıksa da, hukuki olarak kabul edilemez; ki bu sadece pozitif hukuka ilişkin bir sorunsal değil, aynı zamanda her hakkın doğası gereği var olan bir postulattır.











