Yazar "Egemen, Emir Efe" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anayasa Yargısının Demokratik Meşruluğu Sorunu(Antalya Bilim Üniversitesi, 2023) Egemen, Emir EfeAnayasa, genel olarak, insan haklarının güvence altına alındığı ve devletin yasama, yürütme ve yargı organlarının işleyişinin düzenlendiği normlar hiyerarşisinde en üstte bulunan temel hukuk belgesidir. Anayasanın üstünlüğü ve normlar hiyerarşisi ilkesi gereğince, tüm hukuki düzenlemeler anayasaya uygun olmalıdır. Hiçbir hukuki düzenleme, anayasaya aykırı olamaz. Kanunların anayasaya uygunluğu nasıl sağlanacaktır ve bu görev kime aittir? Bu bağlamda; iki tür denetim yöntemi vardır: Siyasal denetim ve yargısal denetim. Siyasal denetim, yasama organı tarafından yapılırken; yargısal denetim, yargı organı tarafından yapılmaktadır. Yasamanın bir çıktısı niteliğindeki kanunların, yasama dışındaki başka bir organ tarafından denetlenmesi, anayasa yargısının demokratik açıdan meşru olmadığı yönünde tartışmalara neden olmuştur. Bu çalışmada, belirtilen tartışmalar bağlamındaki görüşler incelenmiştir ve konu hakkındaki eleştirilere yer verilerek bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur.Öğe Kavâid-i Külliye of Mecelle as a Customary Law and the General Principles of Law(Bitlis Eren Üniversitesi, 2023) Egemen, Emir EfeOttoman law developed in two axes: customary law and şer’î law. The source of şer’î law is based on the Qur’an, sunnah, ijma and qiyas. Customary law, on the other hand, takes its source from the will of the sultan. In the historical process, developments in the field of customary law have taken place in a way that does not contradict the şer’î law. “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye”, known as “Mecelle” in short, was produced by a commission under the chairmanship of Ahmet Cevdet Pasha between 1868 and 1876, in line with the modernization efforts in the field of law. Mecelle is a significant and special work in the context of Ottoman law practices. On October 4, 1926, with the entry into force of the Turkish Civil Code, Mecelle was abolished on the same day. The ninety-nine principles in the Mecelle, which was created in the Ottoman State with the aim of modernization and keeping up with the times and following an issue-oriented system, have very important expressions when considered within the framework of the general principles of law. In terms of the issues it contains, it is possible to say that this work is a touchstone in our legal history.Öğe Kişisel Verilerin İşlenmesinde “Doğru ve Gerektiğinde Güncel Olma” İlkesi ve Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 2023/78 Sayılı Kararı(Trabzon Üniversitesi, 2023) Egemen, Emir EfeKişisel veriler, bireyleri tanımlayan, onların belirlenmesini doğrudan veya dolaylı olarak sağlayan bilgilerdir. Kişisel veriler, bireylerin özel hayatlarına ilişkin birçok bilgiyi içermektedir. Kişisel verilerin korunması hakkı, özel hayatın gizliliğinin korunması hakkıyla yakından ilişkilidir. Nitekim kişisel verilerin korunması hakkı, Anayasada özel hayatın gizliliğinin korunmasıyla bir arada düzenlenmiştir. Kişisel verilerin korunması, veri toplayan ile verisi toplanan kişi arasında hassas bir denge gerektirmektedir. Kişisel verilerin işlenmesi, bu verilerin elde edilmesi ve devamında bu veriler üzerinde çeşitli işlemler gerçekleştirilmesini ifade etmektedir. Bu işlemler gerçekleştirilirken, uyulması zorunlu olan bazı ilkeler mevcuttur. Bu ilkelerden birisi, doğru ve gerektiğinde güncel olma ilkesidir. Buna göre; kişisel verilerin doğru ve güncel olarak işlenmesi gerekmektedir. O halde, kişiler hakkında işlenen kişisel veriler, yanlış ve eski olmamalıdır. Yani kişisel veriler hem doğru olarak işlenmeli hem de bu verilerde değişiklik olduğunda, gerekli güncelleme işlemi gerçekleştirilmelidir. Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 2023/78 sayılı kararı, kişisel verilerin işlenmesinde doğru ve güncel olma ilkesine önemli bir örnek oluşturmaktadır. Nitekim karara konu olayda, kişi hakkında işlenen kişisel verilerden birisi olan telefon numarası, doğru ve güncel değildir. Buradaki yanlışlık dolayısıyla, kişinin borcuna dair bilgiler, ortağı olduğu şirketin kurumsal telefon numaralarına mesaj olarak gönderilmiştir. Böylece kişiye özel bir durum olan “bir yere borçlu olma bilgisi”, kişinin ortağı olduğu şirketin çalışanlarınca öğrenilmiştir. Gönderilen mesajda, her ne kadar kişinin soyadı tam olarak yazılmamış ve maskelenmiş olsa da adının tam yazılması ve soyadının ilk harfinin mesajda olması, kişiyi belirlenebilir kılmış ve onun kolaylıkla tespit edilebilmesine sebep olmuştur. Kurul kararına göre; bu durum, kişisel verilerin işlenmesinde doğru ve güncel olma ilkesine aykırılık dolayısıyla kişisel verilerin korunması hakkının ihlalidir. Çünkü kişisel verilerin işlenmesinde, kişinin telefon numarası doğru ve güncel şekilde işlenmemiştir. Ayrıca gönderilen mesajın kısmen maskelenmiş olması, kişinin kimliğinin ortaya çıkmasını engelleyememiştir. Hukuki yönden isabetli olan Kurul kararı, kişisel verilerin korunması amacına uygundur ve insan haklarının korunmasına hizmet etmektedir.Öğe Marksist Feminist Teorinin İncelenmesi(Sakarya Üniversitesi, 2023) Egemen, Emir EfeToplumsal yaşam içerisinde birçok yönden baskı, ayrımcılık ve eşitsizliğe uğrayan kadınlar, cinsel taciz/istismar, fiziksel ve psikolojik şiddet, iş hayatında ayrımcılık (düşük ücret), eğitimde fırsat eşitsizliği, zorla/küçük yaşta evlilik gibi olumsuzluklara maruz kalmaktadır. Evdeki kadın kocası tarafından, işyerindeki kadın ise patronu ve iş arkadaşları tarafından ezilmektedir. Kadınların haklarının korunması amacıyla ortaya çıkan feminizm, kadınların toplumsal, siyasi ve ekonomik boyutta erkeklerle eşitliğini ve cinsiyet temelli eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını savunmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde çeşitli aşamalar halinde gelişim gösteren feminizm, Marksizm'den de etkilenmiştir. Marksizm'e göre; toplum oluşturan sınıflardan birincisi, üretim araçlarının ve sermayenin sahibi konumundaki burjuva sınıfıdır. Diğer sınıf ise kapitalist toplumda ücretli emeğiyle geçimini sağlayan, yani bir anlamda emeğini ücret karşılığında sanayiye satan ve üretim araçlarına sahip olmayan işçi sınıfı yani proletaryadır. Bu iki sınıf arasında yaşanan bir çatışma vardır. Marksizm'e göre, toplumdaki sınıf (eşitsizliği) ve kapitalist düzen kaldırılmalıdır. Marksizm'de işçi sınıfı ile burjuva sınıfı arasında bir eşitsizlik var iken feminizmde ise kadın ve erkek arasında bir eşitsizlik vardır. Marksist feminizm, Marksizm'in feminizme yansıması niteliğindedir. Marksist teori ve analizlerin feminizmle birleştiği ve yoğrulduğu bir düşünce akımı olan Marksist feminizme göre; kadınların emeğinin sömürülmesi ve onlar üzerindeki erkek egemenliği, kapitalist sistemdeki temel sınıf ilişkileriyle birlikte ele alınmalıdır. Marksist feministlere göre; kadının kurtuluşu ile işçinin kurtuluşu yakından bağlantılıdır. Çünkü kapitalist düzen ve sınıf çatışması devam ettiği sürece, kadının özgürleşmesi mümkün değildir. Yani sınıf ayrımı kaldırılmadıkça, kadın toplum içinde baskı altında kalmaya, ezilmeye, engellenmeye ve sömürülmeye devam edecektir. İşçiler sınıf mücadelesini kazanıp sınıf ayrımına ve kapitalist düzene son verdiğinde, kadınlar da cinsiyet mücadelesini kazanmış olacaktır.Öğe TÜRK CEZA HUKUKUNDA ŞİKE VE TEŞVİK PRİMİ SUÇLARI(Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği, 2023) Egemen, Emir EfeGünümüzde, spor müsabakaları ve spor dünyası, çok önemli boyutta bir ekonomik güç ve etkiye sahiptir. Bu gerçeğin ardında bulunan temel unsurlar, spor kulüplerinin sponsorluk, müsabaka bileti, lisanslı ürün, transfer ve yayın gelirlerinden kaynaklı devasa ekonomisi ve spor müsabakaları üzerinden yürütülen bahis oyunlarının kapsamının teknoloji aracılığıyla genişleyip dünya çapında yayılarak bu oyunlardan doğan ekonomik kazancın oldukça artmasıdır. Ayrıca spor kulüplerinin birçoğu, şirket olarak faaliyet göstermekte ve bu kulüplerin sportif başarı veya başarısızlıkları onların borsadaki hisse değerlerini doğrudan etkilemektedir. Bu mevcut durum dolayısıyla, şike suçu ve teşvik primi suçunun ekonomi ceza hukuku alanında değerlendirilmesi gerektiği söylenebilir. Şike ve teşvik primi eylemlerinin Türk ceza hukuku bağlamında suç olarak nitelendirilmesi ve ceza yaptırımına bağlanması, 2011 yılında yürürlüğe giren 6222 sayılı Kanun ile gerçekleşmiştir. Belirtilen Kanun öncesindeki dönemde, bu eylemler yalnızca idari anlamda ve disiplin boyutunda değerlendirilmekteydi. Bu çalışmada, şike ve teşvik primi suçları hakkında, öncelikle kavramsal çerçeveye ve konuya dair yasal gelişmelere yer verilmiş, ardından bu suçların Türk ceza hukuku boyutunda genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır.