Der heimatbegriff im Deutsch-Türkisch bikulturellem kontext
Künye
Özdemir, Esra (2024). Der heimatbegriff im Deutsch-Türkisch bikulturellem kontext. Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.Özet
Almanca bir kelime olan “Heimat” (Ev, Memleket, Vatan, Yurt vb.), güven ve
mutluluk hissi gibi olumlu çağrışımların yanı sıra çelişkilere ve tartışmalara da yol açan
bir olgudur. Bu kavram çok katmanlı, öznel ve hem bireysel hem de kolektif kimliksel
duyguları kapsamakta olup, öncelik ve tercihlere göre yeniden şekillenmektedir. Bazı
insanlar için bir yere, bir kişiye, bir nesneye ve hatta bir görselliğe olan duygusal bağlılık,
evinde veya vatanında olma hissinin, ne olduğu sorusunun cevabıdır. Bireysel
deneyimlerle şekillenen bu süreç, Heimat'ın sadece somut bir yer olarak değil, aynı
zamanda duygusal bir referans noktası olarak da anlaşılmasına katkıda bulunur. Bireysel
ve kolektif olarak akla gelebilecek her türlü biçimde yansıtılabilir ve tanımlanabilir. Çok
sayıda kuramsal yaklaşım, farklı bakış açılarını vurgulamak amacıyla bu olguyu ele
almaktadır. Medya ya da siyaset gibi otoriteler, bu karmaşık ifadeyi çoğu zaman bireysel
ya da kolektif bir yapı olarak tanımlanamayacak şekilde araçsallaştırmaktadır.
Dolayısıyla bu konuya açıklık getirme ihtiyacı doğmaktadır.
Bu tez, “Alman-Türkler”in hibrid veya bikültürel kimlik grubunun kapsamlı
temasını ve bunun “Heimat” anlayışı için anlamını konu edinmektedir. Farklı konuların
ayrıntılı bir şekilde ele alınmasına, açık bir yapıya ve düzenli bir metodolojik yaklaşıma
değer verilmektedir. Amaç sadece teorik yaklaşımları anlamak ve bunları farklı
perspektiflerden aydınlatmak değil, aynı zamanda iki kültürlü bir perspektife katkıda
bulunabilecek karşılaştırmalı çok boyutlu bir kavram geliştirmektir. Ayrıca karmaşık bir
olguya daha geniş bir bakış açısı sağlar. “Heimat” ile ilişkili olarak kültürel çeşitlilik ve
kapsayıcılık hakkında bir diyalog başlatmak için farklı koşulların ve kimliklerin nasıl
dengelenebileceğini araştırıyor. “Heimat” anlayışındaki kültürel farklılıklar ve farklı
kültürel geçmişlerin bu kavramın algılanmasını ve anlamını nasıl şekillendirdiği
araştırılacaktır. Bu çerçevede, seçici örnekleme yönteminin kapsamlı niteliksel veriler
sağladığı karşılaştırmalı bir çalışma yardımıyla hedefe ulaşılmaya çalışılmıştır. Yaşam
durumları, kültürel kimlik imgeleri, “Heimat” tanımları ve entegrasyon çatışmaları
ışığında sınıflandırılan karşılaştırmalı çalışma içindeki örüntülerin tanınması, bu
çalışmanın temel yaklaşımlarından biridir. Nitel araştırma yaklaşımı özellikle ev, kimlik,
kültürel kimlik ve entegrasyon gibi konuların araştırılması için uygundur ve farklı
kültürel portrelerin oluşturulmasına, analiz edilmesine ve netleştirilmesine yardımcı olur. Yarı yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen nitel-yorumlayıcı veriler temelinde
geliştirilen ve değerlendirilen “Çok Düzeyli Ev-Kimlik Çemberi” konsepti (MHIZ)
değerli bir katkı sağlamakta olup, çok yönlü tematik spektrumları birleştirmek için bir
yaklaşım sunmaktadır. Die „Heimat“ kann nicht nur positive Konnotationen wie Geborgenheit und
Wohlbefinden vermitteln, sondern ist gleichzeitig ein Phänomen, das Widersprüche und
Kontroversen hervorruft. Es handelt sich um einen vielschichtigen und subjektiven
Begriff, der sowohl individuelle als auch kollektive Identitätsgefühle umfasst, die sich je
nach eigenen Prioritäten und Präferenzen transformieren können. Für manche Personen
ist die emotionale Bindung zu einem Ort, einer Person, einem Gegenstand oder sogar
einer gedanklichen Imagination die Antwort zu der Frage, was Heimat darstellt. Dieser
Prozess, der von individuellen Erfahrungen geprägt ist, trägt dazu bei, dass Heimat nicht
nur als materieller Ort, sondern auch als emotionaler Bezugspunkt verstanden wird. Sie
kann in denkbar jeder Form reflektiert und beschrieben werden. Zahlreiche theoretische
Studien und Konzeptionen beschäftigen sich mit diesem Phänomen und verfolgen das
Ziel, unterschiedliche Sichtweisen aufzuzeigen. Instanzen, wie beispielsweise Medien
oder Politik, instrumentalisieren diesen diffusen Ausdruck sehr häufig, sodass es nicht
lediglich als individuelles oder kollektives Konstrukt eingegrenzt werden kann. Es
entsteht das Bedürfnis, Klarheit über dieses Thema zu erlangen.
Die vorliegende Arbeit befasst sich mit der komplexen Thematik der hybriden
bzw. bikulturellen Identitätsgruppe der „Deutsch-Türken“ und deren Bedeutung für das
Verständnis von Heimat. Dabei wird insbesondere auf die detaillierte Ausarbeitung
unterschiedlicher Themenspektren, eine klare Struktur und das ordentliche methodische
Vorgehen Wert gelegt. Das Ziel ist nicht nur, theoretische Ansätze zu verstehen und aus
unterschiedlichen Perspektiven zu beleuchten, sondern auch ein vergleichendes
multidimensionales Konzept zu entwickeln, das zu einer Bikulturalitätsperspektive
beitragen kann. Ebenso soll aber auch ein weiterer Blickwinkel zu einem komplexen
Phänomen zur Verfügung gestellt werden. Es wird untersucht, wie verschiedene
Umstände und Identitätsattribute miteinander in Einklang gebracht werden können, um
einen Diskurs über kulturelle Vielfalt und Inklusion in Bezug auf eine Heimat zu führen.
Es werden kulturelle Unterschiede in der Konzeption von Heimat herausgearbeitet und
untersucht, inwiefern unterschiedliche kulturelle Hintergründe die Wahrnehmung und
Bedeutung von Heimat prägen. In diesem Zusammenhang wird das Ziel mithilfe einer Vergleichsstudie verfolgt,
in der das selektive Samplingverfahren umfangreiche qualitative Daten bereitstellt. Das
Erkennen von Mustern im Rahmen der Vergleichsstudie, die im Lichte von
Lebenssituationen, kulturellen Identitätsbildern, Heimatbeschreibungen und
Integrationskonflikten klassifiziert werden, ist einer der zentralen Ansätze dieser Arbeit.
Das qualitative Forschungsvorgehen eignet sich besonders für die Untersuchung von
Themenkomplexen wie Heimat, Identität, kulturelle Identität, sowie Integration und trägt
dazu bei, unterschiedliche Kulturporträts zu erstellen, zu analysieren und zu
verdeutlichen. „Das Mehrschichtige Heimats-Identitätszirkel“ Konzept (MHIZ), das auf
der Grundlage qualitativ-interpretativer Daten aus semistrukturierten Interviews
entwickelt und evaluiert wurde, liefert einen wertvollen Beitrag und eröffnet einen
Ansatz, um facettenreiche Themenspektren zu kombinieren. The German word “Heimat” can not only imply positive connotations such as a
sense of security and well-being but is also a phenomenon that gives rise to contradictions
and controversies. This concept is multi-layered, subjective and encompasses both
individual and collective identity emotions, which are reshaped to reflect priority and
preference. For some people, the emotional attachment to a place, a person, an object or
even a visualization is the answer to the question of what the feeling of being home is.
This process, which is shaped by individual experiences, contributes to Heimat being
understood not only as a material place, but also as an emotional point of reference. It can
be reflected upon and described in any form imaginable, individually and collectively.
Numerous theoretical concepts deal with this phenomenon with the aim of highlighting
different points of view. Authorities, such as the media or politics, very often
instrumentalize this blurred expression so that it cannot be defined as an individual or
collective construct. Therefore, there arises a need to gain clarity on this topic.
This thesis thematizes the complex topic of the hybrid or bicultural identity group
of „German-Turks" and its significance for the understanding of “Heimat” (home). The
value is placed on the detailed elaboration of different topics, a clear structure, and an
orderly methodological approach. The aim is not only to understand theoretical
approaches and illuminate them from different perspectives, but also to develop a
comparative multidimensional concept that can contribute to a bicultural perspective. It
also provides a broader perspective on a complex phenomenon. It explores how different
circumstances and identities can be balanced to open a dialog about cultural diversity and
inclusion in relation to a “Heimat”. Cultural differences in the conception of “Heimat”
will be explored and how different cultural backgrounds shape the perception and
meaning of it. In this context, the aim is pursued with the help of a comparative study in
which the selective sampling method provides extensive qualitative data. The recognition
of patterns within the comparative study, which are classified in the light of life situations,
cultural identity images, descriptions of “Heimat” and integration conflicts, is one of the
central approaches of this work. The qualitative research approach is particularly suitable
for the investigation of topics such as home, identity, cultural identity and integration and
helps to create, analyze and clarify different cultural portraits. The “Multilevel Home- Identity Circle” concept (MHIC), which was developed and evaluated based on
qualitative-interpretative data from semi-structured interviews, provides a valuable
contribution and opens an approach for combining multifaceted thematic spectra.
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [62]