Das aushandeln von arbeitskultur im binationalen organisationskontext am beispiel der türkisch-deutschen universität in İstanbul
Künye
Gebhard, Elena Rahel (2022). Das aushandeln von arbeitskultur im binationalen organisationskontext am beispiel der türkisch-deutschen universität in İstanbul. Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.Özet
Kültürel çeşitlilik ve kültürlerarasılık kurumlarda günlük iş yaşamının en temel
konularıdır. Çünkü kültürlerarası etkileşim, dahil olan aktörlerin farklılaşan beklentileri,
kuralları, alışkanlıkları ve değerleri nedeniyle genellikle çatışmaya sebebiyet verir. Farklı
sosyalizasyondan kaynaklanan farklı geçmişler, kültürlerarası işbirliğini somut olarak
etkileyen farklı düşünme, iletişim ve çalışma tarzlarına yol açar. Bu farklılıklar sebebiyle
kültürlerarası iş gruplarının iş süreçlerini etkili, yapıcı, verimli ve hedef odaklı hale
getirmeleri özellikle menfaatlerinedir. Bu nedenle bu çalışma, Türk-Alman Üniversitesi
bağlamında temel varsayımları inceleyerek çalışma kültürü müzakeresi alanındaki teorik
araştırmayı genişletmektedir. Bu çalışmanın amacı kültürlerarası işbirliğindeki sorunları,
yanlış anlamaları veya çatışmaları analiz etmek değil, kültürlerarası işbirliğini teşvik eden
ve destekleyen faktörleri bulmaktır.
Örnek olay incelemesi, Türk ve Alman olmak üzere iki farklı eğitim sistemini ve
bağlamını bünyesinde barındıran iki uluslu bir üniversite olarak Türk-Alman
Üniversitesi'nin sistem farklılıklarını nasıl ele aldığını göstermektedir. Uluslararası bir
üniversite kurmak ve işletmek için, süreçler ve prosedürler duruma uygun tasarlanmalı ve
sonuçlar ortaklaşa geliştirilmeli, kararlaştırılmalı ve uygulanmalıdır ki alınan önlemler ve
planlanan süreçler işbirliğini geliştirip kolaylaştırabilsin.
Türk-Alman Üniversitesi bağlamından nitel veriler toplayan bu çalışma, müzakereleri
kolaylaştıran temel faktörleri ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Brannen ve Salk’ın
kültürel müzakere modeli (2000), müzakereler için çıkış noktası olarak problemli alanları
kurumsal olaylara bağlamak için kullanılmaktadır. Bu şekilde çalışma, yapıcı
kültürlerarası yönetim tartışmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Bu çalışmada gerçekleştirilen görüşmeler ve belge analizleri, Türk-Alman
Üniversitesi'nde kültürlerarası temelde yeni, karşılıklı olarak kabul edilebilir çalışma
yöntemleri ve çözümlerinin müzakere edildiğini göstermektedir. Kültürlerarasılık Türk Alman Üniversitesinde kaynak olarak kullanılmaktadır. Öğrenciler Alman ve Türk
öğretim görevlileri tarafından öğrenim görmektedir, bu sayede iki dili ve iki farklı eğitim
metodolojisini tanımakta, farklı bakış açılarını tecrübe etmektedirler. Bunlar öğrencilerin daha sonraki meslek hayatlarında çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Ayrıca, bu iki kültürlü
işbirliğin icerisindeki birçok farklı faktörün de fayda sağladığı gözlemlenmiştir. Örneğin,
her iki tarafta da Boundary Spanner’lerin olması, kültürlerarası yetkinliğin güçlü olması,
aktörlerin yüksek motivasyonu ve ilgisi projeyi desteklemekte ve geliştirmektedir.
Bununla birlikte, çalışmanın sonuçları sadece kültürlerarası işbirliğinde kültürel
farklılıkların rolünü ve bunun dikkate alınması gerektiğini değil, aynı zamanda sistemsel
farklılıkları da ortaya koymaktadır. İki uluslu bağlamda müzakere gerektiren tam olarak
da bu sistem farklılıklarıdır. Sonuçta ülkelerdeki sistemler özenle kurulmuş ve belli bir
geçmişe sahiptirler. Bu nedenle Türk-Alman Üniversitesi’nin amacı bu sistemleri
birlestirmek ve yükseköğretim sistemlerinin arasında köprüler inşa etmektir. Bu sayede
çift diploma programlarının uygulunabilmesini mümkün hale getirmektedir.
Kültürel farklılık modelleri, yalnızca bireylerin olaylara karşı kültürel tepkilerini
açıklamaya hizmet ettikleri için yararlıdır. Ancak çalışma, işbirliği bağlamının da
müzakere edilmiş bir çalışma kültürünün oluşumunda çok önemli bir rol oynadığını
gösteriyor. Sadece aktörlerin kültür temelli anlamlandırmaları değil, aynı zamanda bağlam
da müzakerede belirleyici bir rol oynar, çünkü bağlam bir çerçeve görevi görür ve büyük
bir etkiye sahiptir.
Bu nedenle çalışma, müzakere çerçevesinin kuruma ve aktörlerine özgü olması nedeniyle
bir kurum kültürünün oluşumunun öngörülemez olduğu sonucuna varmaktadır. Ancak
bunun yanında kültürel müzakerelerin gidişatını anlamak ve böylelikle sonuçlarını
yönetebilmek ve destekleyebilmek için daha hazırlıklı olmak mümkündür. Kulturelle Vielfalt und Interkulturalität in Organisationen sind zentrale Themen des
professionellen Alltags, denn interkulturelle Interaktionen gestalten sich aufgrund
divergierender Erwartungshaltungen, Regeln, Gewohnheiten und Werte der Akteure oft
konfliktreich. Die vielfältigen Hintergründe, die sich aus der unterschiedlichen
Sozialisation ergeben, bewirken unterschiedliche Denk-, Kommunikations- und
Arbeitsstile, die eine deutliche Auswirkung auf die interkulturelle Zusammenarbeit haben.
Aufgrund dieser Unterschiede sind interkulturelle Arbeitsgruppen daran interessiert,
Arbeitsprozesse effektiv, konstruktiv, effizient und zielorientiert zu gestalten. Die
vorliegende Studie erweitert daher die theoretische Forschung im Bereich des
Aushandelns von Arbeitskultur, indem grundlegende Annahmen im Kontext der
Türkisch-Deutschen Universität in Istanbul überprüft werden. Ziel dieser Studie ist es
nicht, die Probleme, Missverständnisse oder Konflikte in der interkulturellen
Zusammenarbeit zu analysieren, sondern Faktoren zu finden, die die interkulturelle
Zusammenarbeit fördern und begünstigen.
Die Fallstudie zeigt, wie die Türkisch-Deutsche Universität als bi-nationale Universität,
die zwei unterschiedliche Bildungssysteme und Kontexte - das Deutsche und das
Türkische - verkörpert, mit den Systemunterschieden auf unterschiedliche Weise umgeht.
Um eine grenzüberschreitende Universität aufzubauen und zu betreiben, müssen Prozesse
und Verfahren umgestaltet und Ergebnisse gemeinsam entwickelt, vereinbart und
angewendet werden, damit Maßnahmen und Prozesse die Zusammenarbeit verbessern und
erleichtern.
Durch die Erhebung qualitativer Daten aus dem Kontext der türkisch-deutschen
Universität sollen in dieser Studie Schlüsselfaktoren aufgedeckt werden, die die
Aushandlungen erleichtern. Das Modell der kulturellen Aushandlung von Brannen und
Salk (2000) wird verwendet, um organisatorische Ereignisse mit Problembereichen als
Ausgangspunkt für Aushandlungen zu verbinden. Hierdurch will die Arbeit einen Beitrag
zur Diskussion des konstruktiven interkulturellen Managements leisten.
Die in dieser Arbeit durchgeführten Interviews und Dokumentenanalysen belegen, dass
an der Türkisch-Deutschen Universität neue, für beide Seiten akzeptable Arbeitsweisen und Lösungen interkulturell ausgehandelt wurden. Interkulturalität wird an der TDU als
Ressource eingesetzt und genutzt, Studenten werden von deutschen und türkischen
Dozenten unterrichtet, lernen zwei Sprachen und Didaktiken kennen und erfahren
verschiedene Sichtweisen auf Dinge, was ihnen im späteren Berufsleben einen Vorteil
bringen kann. Auch konnte herausgefunden werden, dass in dieser bi-kulturellen
Zusammenarbeit mehrere Faktoren die Beziehung förderlich gestalten: die Vielzahl an
Boundary Spannern auf beiden Seiten, eine stark ausgeprägte interkulturelle Kompetenz
und die Motivation und das Interesse der Akteure das Projekt zu fördern, auszubauen und
zu unterstützen.
Die Ergebnisse der Studie zeigen aber auch, dass nicht nur kulturelle Unterschiede in der
interkulturellen Zusammenarbeit zu betrachten sind und eine Rolle spielen, sondern auch
die systembedingten Unterschiede. Gerade diese Systemunterschiede bedürfen im bi nationalen Kontext Aushandlung, schließlich sind die Systeme in den Ländern wohl
durchdacht etabliert worden und haben eine Geschichte – in beiden Ländern. An der
Türkisch-Deutschen Universität gilt und galt es folglich, diese Systeme an einer
gemeinsamen Universität kompatibel zu gestalten und Brücken zwischen den
Hochschulsystemen zu bauen, um gemeinsame Projekte wie Doppelstudiengänge
überhaupt erst möglich zu machen.
Modelle kultureller Unterschiede sind jedoch nur insofern nützlich, als dass sie als
Anhaltspunkte dienen, die die kulturellen Reaktionen des Einzelnen auf Ereignisse
beeinflussen. Die Studie zeigt jedoch, dass auch der Kontext der Zusammenarbeit eine
entscheidende Rolle bei der Bildung einer ausgehandelten Arbeitskultur spielt. Es sind
sowohl die kulturell bedingten Sinngebungen der Akteure als auch der gegebene Kontext,
die als Rahmen und Einfluss für die Aushandlung dienen. Die Studie kommt daher zu dem
Schluss, dass die Bildung einer Organisationskultur nicht vorhersehbar ist, da der
Aushandlungsrahmen für die Organisation und ihre Akteure einzigartig ist. Dennoch ist
es möglich, den Verlauf kultureller Aushandlungen zu verstehen und so besser darauf
vorbereitet zu sein, ihre Ergebnisse zu steuern und zu stärken.
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [62]