Tarih ve doğa bilimi
Özet
Çok muhterem dinleyiciler! Üniversitenin kuruluş yıldönümünde, kendi temsil ettiği bilim dalının alanından bir mevzuyu üniversitenin misafir ve üyelerine anlatabilme imkanı, bir rektörün çok değerli bir imtiyazıdır; fakat bu hakka tekabül eden vazife, filozofu çok spesifik bir endişeye sevk eder. Onun için, dinleyicilerin genel olarak ilgisini çekebileceğine inandığı bir konu bulmak elbette nispeten daha kolaydır. Fakat felsefi inceleme tarzının kendisinin birlikte getirdiği sorunlar, bu avantajı önemli ölçüde gölgelemektedir. Bütün bilimsel çalışmalar, kendi özel konusunu daha geniş bir alana taşıyarak ve münferit soruları daha genel bir perspektiften çözmeye yönelir. Felsefe bu noktaya kadar, diğer bilimlerden farklı değildir; fakat bilimler, özel bir araştırma alanına yeten bir güvenilirlikle böyle prensipleri sağlam ve verili olarak ele alabilirken, felsefe için, araştırma nesnesinin kendisinin prensipler olması ve böylece onun çözümlerini daha genel [perspektiften] çıkarma imkânının olmaması, aksine her seferinde onları, en genel [perspektifte] kendisinin belirlemesi gerekmesi temel teşkil eder. Esasına bakılacak olursa, felsefe için özel araştırma alanı diye bir şey yoktur; her hususi sorunun sınırları, doğal olarak en yüksek ve nihai sorunlara uzanır. Kim, felsefi şeyler üzerine felsefi konuşmak isterse, genel bir pozisyon almak cesareti göstermek zorundadır ve ayrıca koruması daha zor olan cesarete sahip olması gerekir ki, o da dinleyicilerini en genel düşüncelerin göz ve ayağın altındaki toprakların kaybolma tehdidini haiz olan, uzak denizlere götürmektir.
Kaynak
Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü DergisiCilt
0Sayı
10Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr//makale/TXpReU56azJOZz09https://hdl.handle.net/20.500.12846/391