Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı bağlamında hassas durumdaki yabancıların idari gözetimi
Citation
Yılmaz Eren, E. (2024). Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı bağlamında hassas durumdaki yabancıların idari gözetimi. Adalet Dergisi, 2 (73), 427-457.Abstract
Çocuklar, hamile ve bebek emziren kadınlar,
yalnız ebeveynler, zihinsel ya da fiziksel hastalığı
olanlar, engelliler, yaşlılar, insan ticareti
mağdurları, işkence, tecavüz veya diğer psikolojik,
fiziksel veya cinsel şiddet biçimlerine maruz kalan
kişiler literatürde hassas durumda olan kişiler
olarak tanımlanmaktadır. Bu kişiler sığınma
aramak için başvurdukları devlette özgürlükleri
kısıtlanarak idari gözetim tedbirine konu
olduklarında kişisel kırılganlıkları nedeniyle kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkı yanında başka hak
ihlallerine de maruz kalmaktadırlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi son yıllarda
hassas durumda bulunan kişilere ilişkin detaylı bir
içtihat oluşturmuştur. Mahkeme, hassasiyeti ihlal
eşiğini düşüren bir unsur olarak değerlendirmekte
ve hakları ihlal edilen kişilerin hassas durumda
olması halinde devletlerin özen ve koruma
yükümlülüklerini daha geniş yorumlamaktadır.
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında
hassas kişilerin idari gözetimi gereklilik ve
orantılılık ilkeleri bağlamında katı bir
değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.
Bu çalışma kapsamında AİHM içtihadında kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkı ve idari gözetim
konusunda genel bilgiler verildikten sonra hassas
durumda olma/kırılganlık kavramı incelenecektir.
AİHM’in hassas durumda olanların idari
gözetiminde oluşturduğu ilkeler belirlenerek, bu
kişilere karşı devletlerin arttırılmış pozitif
yükümlülükleri değerlendirilecektir. Son bölümde
Türkiye uygulaması bağlamında karşılaştırmalı bir
analiz yapılarak hassas durumda bulunan kişiler
bakımından hukuka uygun idari gözetim
uygulaması için öneriler ileri sürülecektir. Children, pregnant and breastfeeding
women, single parents, individuals with mental or
physical illnesses, people with disabilities, the
elderly, victims of human trafficking, and those
who have endured torture, rape, or other forms of
severe psychological, physical, or sexual violence
represent particularly vulnerable groups who are in
a more precarious position during migration
journeys. When these individuals are subjected to
immigration detention measures in the state where
they seek asylum, their personal characteristics and
circumstances often render them susceptible to
violations of not only their right to liberty and
security but also other fundamental rights.
In recent years, the European Court of Human
Rights has established a comprehensive
jurisprudence concerning individuals in vulnerable
situations. The Court views vulnerability as a factor
that lowers the threshold for establishing a
violation, leading to a broader interpretation of
states’ obligations to exercise care and protection
when the rights of such individuals are infringed.
In the context of the right to liberty and security,
the administrative detention of vulnerable
individuals is subjected to rigorous scrutiny,
particularly within the framework of the principles
of necessity and proportionality.
In this study, following an overview of the right to
liberty and security, as well as administrative
detention in the jurisprudence of the European
Court of Human Rights (ECtHR), the concept of
vulnerability will be critically examined. The
principles articulated by the ECtHR concerning the
administrative detention of vulnerable individuals
will be identified, and the heightened positive
obligations imposed on states in relation to such
individuals will be analyzed. In the final section, a
comparative analysis will be undertaken in the
context of Turkey’s domestic practice, with
recommendations proposed for ensuring the
legality of administrative detention practices with
respect to individuals in vulnerable situations.