Birden fazla vekille temsil edilen davalarda tebligatın yapılacağı vekilin belirlenmesine ilişkin bazı ölçütler (Bir yargıtay kararının düşündürdükleri)
Künye
Köroğlu, A. (2022). Birden fazla vekille temsil edilen davalarda tebligatın yapılacağı vekilin belirlenmesine ilişkin bazı ölçütler (Bir yargıtay kararının düşündürdükleri). Hukukun Güncel Meseleleri Erzincan Sempozyumu. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 244-245.Özet
Tebligat Kanunu’nun 11’inci maddesinin birinci fıkrasına göre, vekil vasıtasıyla takip
edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Yine aynı madde uyarınca, bir kimsenin davada birden
fazla vekille temsil edilmesi durumunda, tebligatın vekillerden birine yapılması yeterlidir.
Kanun, tebliğin vekillerden birisine yapılmasını yeterli görmüş olup; tebligatın vekillerden
hangisine yapılacağı konusunda bir sınırlama getirmemiştir. Bununla birlikte, bazı
durumlarda tebligat işleminin gerçekleştirileceği vekil belirlenirken mahkemenin takdir
hakkının sınırsız olup olmadığı hususu, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Öyle ki,
Yargıtay, bir kararında Tebligat Kanunu’nun 11’inci maddesinin uygulaması bakımından
bazı ölçütler getirmiştir. Söz konusu kararda, tebligatın davayı çoğunlukla takip eden avukata
yapılmasının daha uygun olacağı; özellikle, (tebligat bakımından bir engeli bulunmayan diğer
avukat mevcutken) adresten taşınması sebebiyle tebligat yapılamayan ve yeni adresi de tespit
edilemeyen avukata Tebligat Kanunu’nun 35’inci maddesi uyarınca yapılan tebligatın bir
sonuç doğurmayacağı ifade edilmiştir (Yarg. 22. HD, 9.7.2020, E. 2020/2624, K. 2020/9209).
Yargıtay bu kararıyla, tebligat yapılacak vekil belirlenirken, vekilin davayı takip etme
sıklığının göz önünde tutulması gerektiği şeklinde bir sonuca varmıştır. Yine bu karar, bir
yönüyle, birden fazla vekille takip edilen davalarda, birden fazla vekille temsil edilen taraf
için (bu tarafın vekiline yapılacak tebliğlerde) Tebligat Kanunu’nun 35’inci maddesindeki
usulün kullanılmaması gerektiği şeklinde yorumlanabilir. Tebliğde, söz konusu kararda
getirilen ölçütlerin uygun olup olmadığı incelenmiştir. Yine tebliğde, birden fazla vekille
takip edilen davalarda tebliğ yapılacak vekil belirlenirken başka ölçütlerin getirilip
getirilmeyeceği konuları da ele alınmıştır. Bu kapsamda, istifa etmiş olsa da görevi HMK m.
82, I hükmü uyarınca devam eden avukata tebligatın kural olarak yapılmaması, Tebligat
Kanunu’nun 35’inci maddesindeki usulü kullanmak yerine, tebligatın adresi belli olan
avukata yapılması, tebliğ yapılacak avukat belirlenirken hukukî dinlenilme hakkı ve usûl
ekonomisine dikkat edilmesinin isabetli olacağı sonuçlarına varılmıştır. According to the first paragraph of Article 11 of the Notification Law, the notification
is made to the attorney in the cases attended by the attorney. Pursuant to the same article, if a
person is represented in a case by more than one attorney, it is sufficient that the notification
is made to one of the attorneys. The law deems it sufficient to make the notification to only
one of the attorneys; however, it does not set a limit on which of the attorneys would be
notified. Nevertheless, in some cases, the issue of whether the court's discretion is unlimited
when determining the attorney to be notified is a matter that needs to be considered. So much
so that, in one of its decisions, the Court of Cassation has brought on some criteria for the
implementation of Article 11 of the Notification Law. In the decision in question, it has been
stated that it would be more appropriate to make the notification to the lawyer who attends
the case the most; In particular, has been stated that the notification made pursuant to Article
35 of the Notification Law to a lawyer who cannot be notified and whose new address cannot
be determined due to moving out (while there is another lawyer who does not have an obstacle
for notification to be made), will not lead to any results. (22. HD, 9.7.2020, E. 2020/2624, K.
2020/9209). With this decision, it can be said that when determining the attorney to be
notified, the frequency of the attorney's follow-up on the case should be taken into
consideration. This decision can in a way be interpreted as that the procedure stated in Article
35 of the Notification Law should not be used for the party represented by more than one
attorney in cases attended by multiple attorneys. In the Communiqué, it was examined
whether the criteria introduced in the aforementioned decision were appropriate. Again, in
the communiqué, the issue of whether other criteria should be introduced when determining
the lawyer to be notified in the cases followed by more than one attorney was also discussed.
In this context, in the communiqué, it has been concluded that it would be appropriate not to
notify, as a rule, the lawyer whose duty continues even though he has resigned under art. 82,
I of the Turkish Code of Civil Procedure and that instead of using the procedure in Article 35
of the Notification Law, making the notification to the lawyer whose address is known, and
being mindful of the right to be heard and the procedural economy while determining the
lawyer to whom the notification will be made.