Osmanlı yargı sisteminde gayrimüslim ruhanî liderlerin uyuşmazlık çözüm yetkisi ve günümüz arabuluculuk kurumuyla mukayesesi
Citation
Kenanoğlu, M. M., Özekes, M. (2023). Osmanlı Yargı Sisteminde Gayrimüslim Ruhanî Liderlerin Uyuşmazlık Çözüm Yetkisi ve Günümüz Arabuluculuk Kurumuyla Mukayesesi. Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5(2), 1007-1035.Abstract
Osmanlı İmparatorluğu, farklı coğrafyalarda, farklı kültür ve
inanışları içeren toplulukları yüzyıllar boyunca yönetmiş bir devletti.
Bu yönetim tarzı kendi hukuk sistemini de üretmiş ve geliştirmiştir.
Osmanlı Devleti’nde, özellikle Müslümanlar dışındaki diğer din
mensuplarına ve kurumlarına çok geniş bir hukukî otonomi verildiği,
kendi hukuklarını uyguladıkları şeklinde abartılı ve yanlış bir bilgi de
mevcuttur. Bu da çok hukukluluk olarak ifade edilmektedir. Oysa
Osmanlı Devleti kendi hukukunu önemli ölçüde Ülkenin her yerinde ve
her kesiminde uygulayan yeknesak bir yapıya ve kurumlara sahipti.
Devlet egemenliğinin mutlak oluşu, mülkîlik ve kanunların genelliği
prensibi burada önem taşımaktadır. Asıl yargısal yetki (kaza), devletin
farklı kademelerdeki yargı organlarına aitti. Sadece gayrimüslim ruhanî
kurum ve liderlere belirli ve sınırlı özel hukuk alanlarında (esasen aile
ve kişiler hukuku) uyuşmazlıkların çözümü yetkisi tanınmıştı. İlgili
belgeler incelendiğinde, bu uyuşmazlık yetkisinin aslında gerçek bir
yargısal bir yetki olmadığı, bunun uyuşmazlıkları sulh yoluyla çözme
yetkisi olduğu görülmektedir. Nitekim bu kişilerin atanması sırasında
kendilerine verilen yetki belgelerinde de (ferman ve beratlarda) bu
açıkça görülmektedir. Bu yetkinin bugünkü anlamda aslında kurumsal
ve resmî arabuluculuğa yakın olduğu söylenebilir. Bu çalışmada,
gayrimüslim ruhanî liderlere tanınan uyuşmazlık çözüm yetkisinin
kapsamı, günümüzle ve arabuluculuk kurumuyla karşılaştırması
yapılmaktadır. The Ottoman Empire was a country that included different
cultures and beliefs in a wide geography and governed these
communities for centuries. This style of government has produced and
developed a legal system that can manage differences peacefully. In the
literature on the subject, it is frequently and commonly but
exaggeratedly and falsely expressed that non-Muslim religious groups
were given a wide range of legal autonomy in the Ottoman Empire, and
they were able to develop their own laws.
This is also referred to as legal pluralism. Namely, it is claimed
that every non-muslim religious communities has a right to practice
their own laws and religious rules without restriction. However, the
Ottoman Empire had a uniform structure and institutions that applied its own law to a significant extent in every part of the country and on
every religious community. The absoluteness of state sovereignty, the
principle of territoriality and the principle of generality of laws were
the basic and indispensable principles of the Ottoman legal system.
The actual judicial authority belonged to the judicial bodies at
different levels of the state. Only non-Muslim spiritual institutions and
leaders were granted the authority to resolve disputes in certain and
limited areas of private law (marriage and divorce proceedings). When
the relevant documents are examined, it is seen that this dispute
resolution authority is not a real judicial authority, but rather the
authority to resolve disputes amicably.
As a matter of fact, this is clearly seen in the authorization
documents (edicts and charters) given to non-Muslim community
leaders (patriarchs and bishops) during their appointment. It can be
said that this authority is actually close to institutional and official
mediation in today's sense. In this study, the scope of the dispute
resolution authority granted to non-Muslim spiritual leaders is
compared with today's mediation institution.