Post-Truth dönem öncesinde toplumsal bir iletişim aracı olarak hatıra
Künye
Akar, G. A., Arslan, N. (2021). Post-Truth dönem öncesinde toplumsal bir iletişim aracı olarak hatıra. Akademik Dil Ve Edebiyat Dergisi, 5(1), 450-467.Özet
Michel Foucault’un öznenin ölümünden, Roland Barthes’ın yazarın ölümünden bahsettiği
geçtiğimiz yüzyılın sonunda Jean Baudrillard gerçekliğin öldüğünü göstermeye çalışmıştır. Yine
geçen yüzyılda Hannah Arendt kötülüğün nasıl sıradanlaştırıldığını bizlere anlatmaya çalışırken
Jürgen Habermas kamusal alanda iletişimsel eylemin önem kazandığına dikkatlerimizi çeker.
Zygmunt Bauman’ın akışkan gerçeklik ve modernite üstüne söyledikleriyle kapattığımız 20.
yüzyılın sonunda bu düşünürlerin fikirleri ışığında kamusal alanda gerçekliğin nasıl değer
kaybettiği ve buna bağlı olarak kötülüğün nasıl normalleştiği görülmeye başlanarak post-truth
kavramıyla artık farklı bir çağa girdiğimiz ifade edilmeye çalışılmıştır.
Post-truth ifadesinin kullanılmaya başlanmasıyla gerçeğin ne olduğu ve ona nasıl
erişileceği üzerinde yeniden tartışmalar başlamıştır. Felsefe tarihinin ana sorunlarından biri
olan bu konu aslında yüzyıllardır tartışılmaktadır. Ancak siyaset ve iletişim bilimleriyle
uğraşanlar post-truth kavramıyla son 30 yılda konuya yeni bir bakış getirerek yaşadığımız çağı
özetlemişlerdir. Bu makale ile modern dönemlerden post-truth döneme toplumsal iletişimin
nasıl boyut değiştirdiğini anlatarak bu dönem öncesinde hatıra türünün bir toplumsal iletişim
aracı olarak kullanıldığını göstermeye uğraşacağız. Değişen zamanın hatıra türünün dününe ve
bugününe ne şekilde etki ettiğini anlatacağız. At the end of the last century, when Michel Foucault spoke of the death of man and Roland
Barthes about the death of the author, Jean Baudrillard tried to show that reality is dead. Again
in the last century, while Hannah Arendt tries to explain how evil has become ordinary, Jürgen
Habermas draws our attention to the importance of communicative action in the public sphere.
At the end of the 20th century, which we concluded with the words of Zygmunt Bauman on fluid
reality and modernity, in the light of the ideas of these thinkers, we started to see how reality lost
value in the public sphere and how evil became normal accordingly, and we tried to express that
we have entered a different era with the concept of post-truth.
With the use of the post-truth statement, discussions on what the truth is and how to access
it have started again. This issue, which is one of the main problems in the history of philosophy,
has been discussed for centuries. However, those dealing with the sciences of politics and
communication sciences have summarized the era we live in by bringing a new perspective to the
subject in the last 30 years with the concept of post-truth. With this article, we will try to show how
social communication changed dimensions from modern times to the post-truth period and show
that the memory type was used as a social communication tool before this period. We will explain
how the changing time affects the memory type yesterday and today.