Türk-Alman Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@TAÜ, Türk-Alman Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
(Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2025)
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 6 ayda bir Haziran ve Aralık aylarında yayınlanan hakemli bir dergidir.
Güncel Gelişmeler Işığında AB ve Türk Hukukunda Dijital Ürünlere İlişkin Ürün Sorumluluğu ve Ürün Güvenliği Düzenlemeleri Üzerine Değerlendirme
(Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2025) Çekin, Mesut Serdar
Dijitalleşme, tedarik zincirlerinin karmaşıklığı ve otonom teknolojiler, tüketici ve endüstriyel ürünlerin risk profilini ciddi şekilde
değiştirmektedir. Bu çalışma, Avrupa Birliği’nin belirtilen gelişmeler ışığında yenilenen ürün güvenliği ve ürün sorumluluğu müktesebatını Türkiye’de yürürlükte olan 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik
Düzenlemeler Kanunu ile karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda öncelikle Yeni Yaklaşım ve Yeni Yasal Çerçeve olarak
adlandırılan düzenlemeler ele alınmıştır. Zira Avrupa Birliği bir ortak Pazar olarak kurulmuş, bu ortak pazara sunulacak olan ürünlerin de güvenli olması gerektiği fikri benimsenmiş, söz konusu güveni sağlamak amacıyla da ortak standartların oluşturulması öngörülmüştür. Dolayısıyla dijital ürünler gibi güncel gelişmelere ilişkin yasal düzenlemelerin anlaşılabilmesi amacıyla öncelikle Yeni Yaklaşım ve Yeni Yasal Çerçevenin isabetli bir şekilde kavranması elzemdir. Bu
bulgulardan hareketle çalışmada Avrupa Birliği’nde ürün güvenliği ve ürün sorumluluğuna ilişkin genel çerçeve incelenmiştir. Bu bağlamda bilhassa ürün güvenliği hukuku alanındaki farklı enstrümanlar ele alınmış, teknik düzenlemeler, uyumlaştırılmış kurallar gibi Birlik pazarındaki yeknesaklaştırma çabalarının farklı görünüm şekilleri incelenmiştir. Ardından ürün sorumluluğu hukukundaki gelişmeler
incelenmiş, burada da özellikle Yeni Yasal Çerçeveye uyum ile dijitalleşmenin ürün sorumluluğu hukukuna etkileri üzerinde durulmuştur. Gerek ürün güvenliği, gerek ise ürün sorumluluğunun genel çerçevesi çizildikten sonra Yeni Yaklaşım ve Yeni Yasal Çerçevenin
dijital ürünleri ilgilendiren AB Yapay Zekâ Kanunu ve AB Siber Dayanıklılık Kanunu düzenlemelerine yansımaları ilgili yerlerde
değerlendirilmiştir.
Gender influences on informal networks and social exclusion in the workplace: Insights from Turkish holding companies in Türkiye
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Kaplan Sezer, Aleyna
Bu çalışma, Türkiye’deki enerji ve otomotiv sektörlerinde faaliyet gösteren holding
şirketlerde çalışan kadın yöneticilerin iş yaşamında maruz kaldıkları toplumsal cinsiyet
temelli dışlanma pratiklerini ve bu duruma karşı geliştirdikleri enformel destek
mekanizmalarını incelemektedir. Araştırmanın temelinde, toplumsal cinsiyetin enformel
örgütsel yapılara erişimi nasıl şekillendirdiği ve bunun kadınların dışlanma ya da dahil olma
süreçlerini nasıl etkilediği sorusu yer almaktadır.
Çalışmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiş, veriler Gioia metodolojisi kullanılarak analiz
edilmiştir. Türkiye’nin önde gelen holdinglerinde üst düzey yönetici olarak görev yapan 15
kadınla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bulgular,
kadınların erkek egemen enformel etki alanlarına erişimde yapısal ve kültürel engellerle
karşılaştığını ortaya koyarken, bu dışlanmayı aşmak için kahve molaları, kız kardeşlik
projeleri gibi gündelik pratikler ve dayanışma temelli kadın ağları aracılığıyla alternatif yollar
geliştirdiklerini de göstermektedir.
Tez beş ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmanın amacı ve kapsamı
açıklanmıştır. İkinci bölümde ilgili literatür ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Üçüncü bölümde
araştırma tasarımı ve veri toplama süreci aktarılmış, dördüncü bölümde MAXQDA
çıktılarıyla Gioia analizine uygun şekilde bulgular sunulmuş, beşinci bölümde ise teorik ve
pratik sonuçlar tartışılmıştır. Bu çalışma, kurumsal yapılardaki enformel güç ilişkilerinin
toplumsal cinsiyet boyutunu görünür kılmayı ve kadınların sembolik ve pratik dışlanmaya
karşı geliştirdiği stratejileri ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Shaping regulation: business lobbying in the cases of GDPR and DSA
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Saraç, Aslıhan
Avrupa Birliği (AB), artan düzenleyici gücüyle birlikte şirketlerin lobi faaliyetlerinin yoğunlaştığı çok aktörlü bir karar alma mekanizmasına dönüşmüştür. Özellikle dijital ekonomi ve veri yönetimi gibi yüksek çıkar çatışmalarının yaşandığı
alanlarda, iş çevrelerinin politika süreçlerine etkisi dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Bu tez, iş dünyasının AB’nin kanun yapma mekanizması üzerindeki etkisini, nitel bir araştırma tasarımı çerçevesinde doküman analizi ve süreç izleme yöntemleriyle, General
Data Protection Regulation (GDPR – Genel Veri Koruma Tüzüğü) ve Digital Services Act (DSA – Dijital Hizmetler Yasası) örnekleri üzerinden incelemiştir. Bu çerçevede araştırma teorik temelini çoğulculuk, elit çoğulculuk ve bilgi odaklı lobicilik
yaklaşımlarından almıştır. AB, şeffaflık ve taraf katılımı yoluyla demokratik katılım meşruiyetini arttırmayı
hedeflese de, araştırma ile elde edilen bulgular, özellikle yüksek kaynak kapasitesine sahip teknoloji şirketlerinin yürüttüğü lobicilik faaliyetlerinin AB’nin yasama süreci
üzerinde kayda değer bir etki yarattığını ve AB lobicilik ortamının elit çoğulculuk modeliyle daha çok örtüştüğünü göstermiştir. Bununla birlikte, iş çevreleri yürüttükleri
yoğun lobicilik faaliyetlerine rağmen tam anlamıyla başarıya ulaşamamıştır. AB’nin yasama kurumlarının direnişi, kamuoyu ilgisi, denetim ve kurum içi dinamikler gibi
unsurlar, iş çevreleri etkisini sınırlamıştır. Bu bulgular, AB kapsamında iş çevreleri lobiciliğin konuya özgü koşullarla şekillenen dinamik bir etkileşim süreci kapsamında ele
alınması gerektiğini göstermiştir.
The alignment of Türkiye's energy policy with the EU following the war in Ukraine
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Akdağ, Ertuğrul
This thesis investigates Türkiye's energy policy alignment with the European
Union after the war in Ukraine, as Türkiye's energy policy plays a crucial role in both its
EU candidacy and its ambition to become an energy hub. The thesis is based on Andrew
Moravcsik's liberal intergovernmentalism framework, while also considering geopolitical
perspectives. The thesis mainly focuses on two decades of infrastructural, institutional,
and legal developments after the start of accession negotiations in 2005 until 2025. In
addition, the thesis also considers earlier periods of Türkiye's relations with the European
Union, starting with Türkiye's application to associate with the European Economic
Community in 1959. The thesis employs a primarily qualitative research design,
supplemented with quantitative data. The thesis relies mainly on the "Turkey Progress
Reports", later renamed "Türkiye Reports". At the same time, it also uses various data and
official documents published by the International Energy Agency, Eurostat, the Turkish
Statistical Institute, the European Union and Türkiye. However, since the war in Ukraine
is a fairly recent event, the thesis uses relevant newspaper and academic articles in
addition to the aforementioned Türkiye reports, data and documents. The independent
variables of the thesis are the status of the European Union accession negotiations, the
shifting security concerns following the war in Ukraine, and the domestic political
atmosphere in Türkiye, which are argued to have influenced Türkiye's energy policy
alignment with the European Union during the given period. Empirical evidence shows
that while the early stages of accession were characterised by a steady adoption of the EU
energy acquis and joint infrastructure projects, this later evolved into a selective
alignment due to diverging security concerns and stalled accession talks, which became
even more visible following the war in Ukraine.



















