Türk-Alman Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@TAÜ, Türk-Alman Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Durchsuchung von Strafgefangenen unter vollständiger Entkleidung im türkischen und deutschen Recht
(Nomos Verlagsgesellschaft, 2025) Halhallı, Ozan Emin; Schuster, Susanne
Die deutsch-türkischen Beziehungen haben eine lange Tradition. Dies gilt auch und gerade für das Recht, das in der Türkei zum Teil aus Deutschland rezipiert wurde. Vor diesem Hintergrund ergeben sich spannende, rechtsvergleichende Fragestellungen: Wie wird dasselbe Problem in der anderen Rechtsordnung gelöst? Kommen beide Rechtsordnungen zu unterschiedlichen Lösungen? Oder ist vielleicht das Ergebnis ähnlich, aber der Weg dorthin ein anderer? Diesen Fragen gehen neun Beiträge mit spezifischen Schwerpunkten zum deutschen und türkischen Verfassungsrecht, zum Zivil- und Strafrecht sowie zu den Grund- und Menschenrechten nach, um auf diese Weise ihren Beitrag zum gegenseitigen (Rechts-)Verständnis zu leisten.
Alt bölgesel balıkçılık komisyonu tarafından Birleşmiş Milletler deniz hukuku mahkemesine iletilen danışma görüşü talebi
(Asos Yayınevi, 2025) Halhallı, Ozan Emin
“Uluslararası Balıkçılık Hukuku”, denizlerdeki balık stoklarının sürdürülebilir yönetimi ve korunumu amacıyla giderek daha fazla önem kazanan bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanın sınırlarının
belirlenmesi noktasında, özellikle uluslararası bölgesel balıkçılık yönetim örgütleri (Regional Fisheries Management Organisations, “RFMO”) ve uluslararası bölgesel balıkçılık danışma organları (Regional
Fishery Advisory Bodies,“RFAB”) önemli bir rol üstlenmektedir. Bu oluşumlar, balık stoklarının korunması, yasa dışı, bildirilmemiş ve düzenlenmemiş (Illegal, unreported and unregulated, “IUU”)
balıkçılıkla mücadele edilmesi ile ilgili olarak önemli düzenlemeler gerçekleştirmektedir. Günümüzde açık deniz alanları, balık avlama serbestisi ile ilgili olarak, genellikle coğrafi açıdan kıyıdaş olan ve ilgili
açık deniz alanına erişimi olan devletlerin katılımıyla özellikle uluslararası bölgesel balıkçılık yönetim örgütleri ve organları aracılığıyla paylaşılmıştır. Öyle ki bu örgütler, Uluslararası Deniz Hukuku
Mahkemesini de uluslararası balıkçılık hukuku alanıyla ilgili konularda daha işlevsel bir hale getirmektedir. Bu konuda, Alt Bölgesel Balıkçılık Komisyonu (Subregional Fisheries Commission,
“SRFC”) önemli bir örnektir. SRFC, 1985 tarihinde kurulmuş olan “Bölgesel Balıkçılık Danışma Organı” niteliğinde bir kuruluştur. “2012 tarihli Alt-Bölgesel Balıkçılık Komisyonu Üye Devletlerinin
Yetkisi Altındaki Deniz Alanlarında Deniz Kaynaklarına Erişim ve Kullanım için Asgari Koşulların Belirlenmesi Sözleşmesi” içerisinde yer alan 33. madde uyarınca, Komisyon Daimî Sekreterine, belirli
konularda görüş almak üzere Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Mahkemesine başvurma yetkisi veren bir karar kabul edilmiştir. Bu yetki ile birlikte, Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesine temel bazı
sorular yöneltilerek balık avlama serbestisi kapsamında bayrak devletinin sorumluluklarına ilişkin muğlak sınırların belirginleştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku
Mahkemesi, kendisine yöneltilen soruları, 2 Nisan 2015 tarihinde verdiği bir kararla cevaplamıştır. Mahkeme genel olarak; bayrak devletinin balık avlama serbestisi ile ilgili sorumluluklarının belirli açılardan sınırlı olduğunu, uluslararası örgütlerin dahil olduğu süreçlerde de bayrak devletinin sorumluluklarının farklı ele alınması gerektiğini, bayrak devletlerinin “alt bölgesel, bölgesel ya da küresel anlamda yetkili kılınan uluslararası örgüt ve organlarla” iş birliği içerisinde olma yükümlülüğü
bulunduğunu vurgulamıştır. İlgili karar, balık avlama serbestisi çerçevesinde bayrak devletlerinin sorumlulukları açısından günümüz şartlarının yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koymuştur ve bu
nedenle önemlidir. Bu tebliğde, Uluslararası Balıkçılık Hukukunun tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu, ilgili danışma görüşü talebi örneği üzerinden değerlendirilecektir. Böylece, Uluslararası Balıkçılık Hukuku alanının günümüzdeki artan önemi vurgulanarak Türkiye Cumhuriyeti açısından da daha çok ele alınması gereken bir alan olduğu ifade edilecektir.
Menschenwürdige Unterbringung von Strafgefangenen im türkischen und deutschen Recht – Eine Analyse verfassungsrechtlicher Rechtsprechung
(Nomos Verlagsgesellschaft, 2025) Halhallı, Ozan Emin; Schuster, Susanne
Die deutsch-türkischen Beziehungen haben eine lange Tradition. Dies gilt auch und gerade für das Recht, das in der Türkei zum Teil aus Deutschland rezipiert wurde. Vor diesem Hintergrund ergeben sich spannende, rechtsvergleichende Fragestellungen: Wie wird dasselbe Problem in der anderen Rechtsordnung gelöst? Kommen beide Rechtsordnungen zu unterschiedlichen Lösungen? Oder ist vielleicht das Ergebnis ähnlich, aber der Weg dorthin ein anderer? Diesen Fragen gehen neun Beiträge mit spezifischen Schwerpunkten zum deutschen und türkischen Verfassungsrecht, zum Zivil- und Strafrecht sowie zu den Grund- und Menschenrechten nach, um auf diese Weise ihren Beitrag zum gegenseitigen (Rechts-)Verständnis zu leisten.
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
(Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2025)
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 6 ayda bir Haziran ve Aralık aylarında yayınlanan hakemli bir dergidir.
Güncel Gelişmeler Işığında AB ve Türk Hukukunda Dijital Ürünlere İlişkin Ürün Sorumluluğu ve Ürün Güvenliği Düzenlemeleri Üzerine Değerlendirme
(Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2025) Çekin, Mesut Serdar
Dijitalleşme, tedarik zincirlerinin karmaşıklığı ve otonom teknolojiler, tüketici ve endüstriyel ürünlerin risk profilini ciddi şekilde
değiştirmektedir. Bu çalışma, Avrupa Birliği’nin belirtilen gelişmeler ışığında yenilenen ürün güvenliği ve ürün sorumluluğu müktesebatını Türkiye’de yürürlükte olan 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik
Düzenlemeler Kanunu ile karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda öncelikle Yeni Yaklaşım ve Yeni Yasal Çerçeve olarak
adlandırılan düzenlemeler ele alınmıştır. Zira Avrupa Birliği bir ortak Pazar olarak kurulmuş, bu ortak pazara sunulacak olan ürünlerin de güvenli olması gerektiği fikri benimsenmiş, söz konusu güveni sağlamak amacıyla da ortak standartların oluşturulması öngörülmüştür. Dolayısıyla dijital ürünler gibi güncel gelişmelere ilişkin yasal düzenlemelerin anlaşılabilmesi amacıyla öncelikle Yeni Yaklaşım ve Yeni Yasal Çerçevenin isabetli bir şekilde kavranması elzemdir. Bu
bulgulardan hareketle çalışmada Avrupa Birliği’nde ürün güvenliği ve ürün sorumluluğuna ilişkin genel çerçeve incelenmiştir. Bu bağlamda bilhassa ürün güvenliği hukuku alanındaki farklı enstrümanlar ele alınmış, teknik düzenlemeler, uyumlaştırılmış kurallar gibi Birlik pazarındaki yeknesaklaştırma çabalarının farklı görünüm şekilleri incelenmiştir. Ardından ürün sorumluluğu hukukundaki gelişmeler
incelenmiş, burada da özellikle Yeni Yasal Çerçeveye uyum ile dijitalleşmenin ürün sorumluluğu hukukuna etkileri üzerinde durulmuştur. Gerek ürün güvenliği, gerek ise ürün sorumluluğunun genel çerçevesi çizildikten sonra Yeni Yaklaşım ve Yeni Yasal Çerçevenin
dijital ürünleri ilgilendiren AB Yapay Zekâ Kanunu ve AB Siber Dayanıklılık Kanunu düzenlemelerine yansımaları ilgili yerlerde
değerlendirilmiştir.



















