Türk-Alman Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@TAÜ, Türk-Alman Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Bezahlte und unbezahlte arbeit : ein vergleich der rollenaufteilung bei Deutschen und Türkischen partnern im kontext von home-office
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Gürbener Şahin, Hatice Zeynep
Sharing a home and the responsibility of work while both partners are seeking a career at the same time can be a challenge. Cultural perceptions of gender roles can influ ence the distribution of paid and unpaid work and can lead to one of the partners carrying a greater burden, even though a fairer division would be possible. This study examines the distribution of paid und unpaid work in the context of working from home with the aim of analyzing differences and similarities between Turk ish and German couples. To this end, the research question “How is the distribution of paid and unpaid work perceived by Turkish and German couples?” was posed. Qualitative interviews were conducted with Turkish and German individuals and couples in partner ships. This provides an insight into the role perceptions and the division of roles in German and Turkish partnerships. The results show similar patterns in Turkish and German partnerships in this study. The analysis suggests that the division of responsibilities in partnerships without children differs from that in partnerships with children. Women in this study tend to take on more responsibility for childcare, while their partners are more likely to take on household chores.
Öğe
Influence of group dynamics on ethical, unethical, and whistleblowing behavior : evidence from Turkish family firms
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Köse, Hakan
Aile şirketlerinde grup dinamikleri, etik davranış üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Birbirinden farklı yapılarıyla öne çıkan aile şirketlerindeki yönetim yapıları ve geleneksel aile değerleri ile profesyonel yönetim arasındaki etkileşim, çalışma kültürünü şekillendirmektedir. Bu dinamikler, çalışanların iç ve dış ihbar eğilimlerini de etkileyerek etik ihlallerin raporlanma olasılığını belirleyen önemli faktörler arasında yer almaktadır. İhbarcılık eğilimleri, özellikle grup içi dengelerin, sadakat beklentilerinin ve ahlaki yükümlülüklerin kesiştiği şirket kültürlerinde bireysel farklılıklar gösterebilir ve detaylı incelenmesi gereken bir konudur. Bu çalışmada, etik davranış ve ihbarcılık eğilimlerini analiz etmek amacıyla kullanılan anket aracılığıyla iç ve dış ihbar eğilimleri sistematik bir şekilde incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, çalışanların etik olmayan davranışları raporlama eğilimindeki temel kalıpları ve belirleyici faktörleri ortaya koyarak, bireyin etik algısı ve grup dinamiklerinin bu süreç üzerindeki etkilerini açıklamaktadır. Ek olarak, sonuçlar, Türk aile şirketlerinde etik kültür gelişimine ilişkin önemli içgörüler sunarak, işyeri etiği, ekip dayanışması ve ihbarcılık belirleyicileri hakkında genel bilgiye katkıda bulunmaktadır
Öğe
Rekabet hukuku bağlamında iş gücü piyasaları
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Kaya, Tuğçe
Rekabet hukuku geleneksel olarak mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti düzenlemeyi amaçlamaktadır. Ancak teknolojinin gelişmesi ve nitelikli iş gücüne duyulan ihtiyaç, rekabet hukukunun son zamanlarda iş gücü piyasaları içerisindeki varlığının ve öneminin giderek artırmasına yol açmıştır. Teşebbüslerin çalışanları istihdam etmek için iş gücü piyasalarında giriştikleri bu rekabet, özellikle çalışanların ücretleri, çalışma koşulları ve kariyer olanakları üzerinde önemli etkilere sahiptir. Rekabet hukukunun piyasada etkinliği sağlama ve tüketici refahını koruma amaçlarına ulaşması iş gücü piyasalarında da rekabetin sağlıklı sürdürülmesine bağlıdır. Bu durum, yalnızca ekonomik verimlilik açısından değil sosyal adalet bakımından da büyük önem taşımaktadır. Edinilen deneyimler, teşebbüslerin bazı anlaşma, uygulama veya kararlar yoluyla iş gücü piyasalarında rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı şekilde hareket etme eğilimi gösterdiklerini ortaya koymaktadır. İş gücü piyasalarında dengesizliklere yol açan söz konusu uygulamalar çalışanların pazarlık güçlerinin azalmasına ve ücretlerin düşmesine sebebiyet piyasada tekelci bir yapı oluşturmaktadır. Bu anlamda, rekabet hukukunun iş gücü piyasaları içerisindeki yeri ve öneminin anlaşılması, bir bakıma rekabeti bozan anlaşma ve uygulamaların ortaya konulmasıyla mümkün olmaktadır. Anti-rekabetçi anlaşma ve uygulamalar iş gücü piyasalarında çeşitli görünümler sunabilmektedir. Bunların ilki az sayıda işverenin belirli bir coğrafi bölgede baskın konumda bulunması anlamına gelen ve monopson olarak nitelendirilen piyasa yapısıdır. Monopson, bir yandan çalışanların pazarlık gücünü zayıflatırken diğer yandan da çalışan ücretlerinin baskılanması sonucunu doğurmaktadır. İş gücü piyasalarında rekabeti bozan bir diğer yapı kartellerdir. Klasik rekabet hukukunda fiyat tespiti, üretim kısıtlaması veya pazar paylaşımı gibi amaçlarla işverenler arasında yapılan hukuka aykırı anlaşmaları ifade eden bu kavram, iş gücü piyasaları bağlamında ise işverenlerin, ücretler, yan haklar, iş koşulları veya çalışan devri gibi konularda açıkça sınırlı anlaşmalara varmaları anlamına gelmektedir. Bu yapı, klasik ürün piyasası kartellerine benzer şekilde iş gücüne ilişkin arz-talep dengesini bozmaktadır. Özellikle büyük teşebbüsler arasındaki kartellerin piyasada ücretlerin düşmesine, inovasyonun ve rekabetçi istihdamın ortadan kalkmasına ve çalışanların alternatif istihdam fırsatlarına ulaşmalarının engellenmesine yol açtığı bilinmektedir. İş gücü piyasalarında en sık karşılaşılan kartel türleri, öğretide centilmenlik anlaşmaları olarak da bilinen ücret tespiti ve çalışan ayartmama anlaşmaları ve çalışma koşullarına ilişkin anlaşmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğrudan veya dolaylı olarak, çalışanlara ödenecek ücretlerin ve/veya sağlanacak diğer her türlü mali hakkın, belirli bir seviyede yahut aralık içerisinde tespit edilmesi konusunda teşebbüsler arasında yapılan ücret sabitleme anlaşmaları ile bir teşebbüsün bir başka teşebbüsün çalışanlarına iş teklif etmemesine veya bu çalışanları işe almamasına yönelik doğrudan veya dolaylı şekilde yapılan çalışan ayartmama anlaşmaları birçok hukuk sisteminde per se rekabet ihlali olarak kabul edilmektedir. ABD’de başlayan ve Avrupa Birliği ile diğer rekabet hukuku çevrelerini etkisi altına alan güncel gelişmeler rekabet hukukunun iş gücü piyasalarındaki varlığını ve gerekliliğini teyit etmiştir. Hâlihazırda rekabet hukukunun iş gücü piyasalarında uygulanabilirliği ile ilgili kayda değer bir itiraz bulunmadığını belirtmek mümkündür. Güncel durum ise rekabet hukuku bağlamında iş gücü piyasalarına ilişkin uygulamaların güçlenerek artacağını göstermektedir.
Öğe
Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Şahin, Harun Yılmaz
In this thesis, the wholesale of a significant amount of company assets, which is regulated under Article 408/2-(f) of the Turkish Commercial Code No. 6102 and determined as one of the inalienable powers of the general assembly, is analyzed. The thesis consists of three chapters; the situation in the comparative law, the relationship between the corporate bodies and the implementation of the wholesale of a significant amount of company assets are discussed in the thesis. In the thesis, the regulations in Turkish Law have been utilized, the case law of the Court of Cassation from the period of the abrogated Turkish Commercial Code No. 6762, including the period of the Turkish Commercial Code No. 6102, has been scanned and added to the thesis, and our opinions on controversial issues and determinations on lege feranda have been made in the thesis.
Öğe
Turkey's disalignment with the common foreign and security policy of the European Union
(Türk-Alman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Dinçer, Melih
Bu araştırmanın amacı Türk dış politikasının neden Avrupa Birliği Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) ile uyumlu olmadığını anlamaktır. ODGP ile Türkiye’nin uyum oranı 2024’te yüzde 5’tir. Aynı zamanda, son yıllarda, ilginçtir ki Türkiye’nin uyum oranında büyük bir düşüş vardır. Bu durum çok önemlidir çünkü Türkiye Avrupa Birliği üyesi bir devlet olmak için çaba harcamaktadır. Yeni jeopolitik dünya düzeninde Türkiye’nin AB ile ilişkileri daha önemli hale gelmiştir. Türk dış politikası uluslararası siyasal gelişmelerle ve AB’nin dış politikasıyla yakından ilişkilidir. Bu bağlamı düşünerek, düşük uyum oranının nedenlerini açıklamak için, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın ifadelerinin içerik ve söylem analizleri yapılmaktadır. Sosyal inşacılık teorik çerçeve olarak kullanılmaktadır. Bu araştırma rollerin Türk dış politikasını belirleme potansiyeline sahip olduğunu öne sürmektedir. Türkiye üç önemli role sahiptir. Bunlar İslami dünyanın liderliği, küresel güneyin liderliği ve bölgesel güçtür. Türkiye coğrafi olarak yakın bölgelerinde etki alanını genişletmeye çalışmakta, Avrupa Birliği’ni değerler ile ilgili meselelerde öteki olarak tanımlamakta ve Rusya gibi ülkelerle ilişkiler kurmaktadır. Türkiye, kendisini yeni güç merkezi olarak gösterirken, bastırılmış ulusların lideri olmak için çaba harcamaktadır. Bu çalışmada iki argüman vardır. Birincisi, bölgesel güç pozisyonu ve küresel Güneyin lideri olma hedefi Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin ortak dış politikasından uzaklaşmasına neden olmaktadır. İkincisi, İslami dünyanın lideri olma hedefi Türkiye’nin yaklaşımını Avrupa Birliği’nin yaklaşımından farklılaştırmaktadır. Bu araştırmada ulusal rol kavramlarının Türk dış politikasını etkilediğini ifade eden hipotezler açıklanmaktadır. Bu çalışma aynı zamanda vakaların analizi üzerinden Türk dış politikasının farklılaştığı alanları göstermek istemektedir. Vakalar analiz edildiğinde, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı, Gazze Savaşı, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz krizinde Avrupa Birliği’nin yaklaşımından farklı bir politika uyguladığı ifade edilebilir.